YIL 2025

Geçen gün bir tivit gördüm, direkt onunla başlayayım yazıya, yaklaşık şöyle bir şeydi, “Yıl 2025, giyinirken cebinden bir maske buluyorsun, ne yıldı be diyorsun, ardından gaz maskeni takıyorsun, tüfeğini doldurup marketten süt almaya giderken birkaç zombi vuruyorsun”. Böyle bir şeydi. Normalde güler geçersin ama Allah biliyor olur mu olur diye geçti içimden. Zombi kısmı bile, o derece… Çünkü neden olmasın?

Bugün olan şeyler çok mu akla yatkın? Çok mu mantıklı, makul şeyler oluyor? Bu da olur, kendimizi sokakta zombi değilse bile birbirimizi avlarken bulabiliriz. İnsanlar bu kadar kutuplaşmışken ve birbirine bu kadar dolmuşken çok zor görünmüyor bana. Gaz maskesi kısmına gelecek olursak, valla size de makul bir çözüm gibi gelmiyor mu hala? Bütün bu yok İngiltere varyantı, yok brezilya varyantı yok bilmem ne, her hafta şekil değiştiren bir virüs ile gaz maskesi çok uzak değil sanki? Çünkü nasıl korunacağız ki başka türlü? 

Aşı kısmı hayli sıkıntı farkındaysanız. Kendi aşımızı satın alamıyoruz çünkü tüm dünyada politikacılar parası olanın iyileştiği olmayanın öldüğü bir sistemde yaşadığımızın ortaya çıkmasını istemiyorlar. Bu sebeple herkese devlet dağıtacak kafasındalar, şahane ve fakat nerde aşı? Nüfusun onda 2’si bile değil aşılananlar. Bir de 6 ayda bir tekrarlanacak mevzusu var. Hah, şahane, ilk aşıyı olduk 6 ayda bir yenilenmesi kaldı. Nasıl olacak? Sence nasıl olacak sevgili okur? Şu an bile aşının ikinci dozunu bulamayan insanlar varken, hep beraber, seksen üç milyon, altı ayda bir aşı olacaz he mi? Valla hadi inşallah diyelim, ne güzel olur, keşke olsa, ben çok isterim. 

Peki bu aşı olayı tam oturmazsa kısa vadede nasıl gelişecek olaylar? Yani bakıyorum, ne bileyim suçiçeği falan böyle kendiliğinden mi geçti? Verem falan kendiliğinden mi geçti? Böyle bir akşam yattık bir sabah kalktık aaa kabakulak bitmiş böyle mi olmuştu? Son derece ciddi aşılama politikaları olmadan geçiyor muydu yoksa? 

Valla zor.

Diğer yandan yıl 1962 de değil. Tamam teknoloji gelişti (iyi ki de gelişti yalnız aşı bulmaları 1 yıl sürdü hala tam etkili de değil) ama insan sayısı da artmadı mı? Kaç milyon insan var şu an dünyada? Ne kadar zamanda nasıl aşılanacak bunca insan? Altı ayda bir hemde… 

Yani şöyle diyeyim iyi ki politikacı da değilim bilim insanı da değilim şu dönem, bana hiç gelmeyecek işler bunlar, benim problem varsa çözmem lazım ve konu kilit dolayısıyla sıkıntıya strese bak, gerginliğe bak yani. 

Olayları takıyorsan tabii.

Yok ben aşı oldum, yakınlarım da oldu, geri kalan da sürü bağışıklığı artık diye de düşünebilirsin. Çok şık olmaz ama… eh, şu ortamda şıklık da pek dert olmasa gerek sanki.

Nasıl olacak sevgili okur? Eninde sonunda bu virüs de diğerleri gibi etkisizleşecek mi yoksa artık yeni normalimiz bu mu? Marabalar gibi sadece işe git eve gel, hep maske, hep mesafe, hep kolonya, bir şekilde aşılanabilenler yurtdışı falan gezecek geri kalanlar evde. Camiye gidenler sokağa çıkabilecek Teravih deyip, Cuma deyip geri kalanlar evde. Böyle yaşayıp gidecek miyiz? Bu mudur?

İlginç yani bu ise. Hiç böyle ummamıştım hayatı bu yaş dönemimde. Daha farklı düşünüyordum, ne bileyim, bu değil. Neyse buna da alışılır herhalde. Niye alışıyoruz onu da bilmiyorum gerçi. Aşı var sonuçta, bir aşı bulundu, birkaç ayrı marka da üretti. Biz olamıyoruz o ayrı. 

Ben böyle sızlanmaya devam edersem benim yaş grubuma bir gün sıra gelse dahi bana aşı yapmayacaklar korkarım. Çekil bakim sen şöyle, bıdı bıdı konuşup duruyordun yerden bitme seni, yok sana aşı maşı deyip… Olur mu olur. 

Ben gaz maskesi alayım internetten olmadı, bir tane de yedek alayım ilerde geline falan takarım kim bilir, belli mi olur olayların nasıl gelişeceği. Biz Karadenizliyiz, kayınvalideye bak bir maske bile bulamamış dedirtecek değiliz. 

Kendine iyi bak sevgili okur. İnsanlar illallah dedi gevşiyor, gevşememeye çalış, aşı iste, yasaklanmak değil, ev hapsi değil, aşı iste. Aşılanmak en doğal hakkımız. Gülümse bir de. Gülelim ağlanacak halimize. 

Sağlıklı bir hafta dilerim. 

XXX

Not: Yazılarımla yeni tanışanlar için bu not (bu notu zaman zaman ekliyorum araya mecburen). Ben yazılarımı konuşma diliyle yazıyorum. Bu çok uzun yıllardır bu şekilde. Newsweek Türkiye’de köşe yazıyordum orada da böyleydi, Hürriyet’te yazıyordum orada da böyleydi, hep böyle oldu. Bu yeni bir durum değil siz benim yazılarımı yeni okumaya başladınız sadece. Bu sebeple “yapıcam değil yapacağım” diye bana düzeltme göndermekle uğraşmayınız, o benim için yaklaşık 18 senedir “yapıcam”.

DÜZENLİ OLARAK KÖŞE YAZILARIMI TAKİP EDEBİLMEK VE YAZI ARŞİVİM İÇİN:

www.mehtaperel.com 

www.mehtaperel.wordpress.com

www.mehtaperelarsivyazilari.wordpress.com

instagram.com/mehtaperel

twitter.com/mehtaperel

Bu adreslere de eliniz alışsın, favorilerinize kaydedin hatta, siteler çöküyor, server’lar kapanıyor, yazılımlara bug giriyor, sonuçta internette yazdığımızdan adresler kapanabiliyor. Sonra aramayın nerde bu kadın diye, ben her pazartesi üstteki üç mehtap’lı adreste yazılarımı güncelliyorum)