Merhaba sevgili okur, bir sonraki evreye geçmek hakkında ne düşünüyorsun? Etrafında ne kadar geçemeyen var farkında mısın?
Neyi fark ettim biliyor musun? Ben değişiyorum. Her sene değişiyorum. Her sene başka dertlerim, meselelerim, önceliklerim oluyor. Bir önceki yılın meselesini hallediyorum, bitirip kenara koyuyorum ya da o meseleyle barışıp bir şekilde mesele olmaktan çıkarıyorum. Başka şeylerle ilgileniyorum, yeni şeyler öğreniyorum. Başka bir yemek deniyorum, başka bir spora başlıyorum, başka filmler izliyorum, başka şeyler yazıp, okuyorum…
Evde başka şeyler konuşuluyor, endişelerim değişiyor. Daha önce dert etmediğim bir şey canımı sıkmaya başlıyor belki veya çok taktığım bir şey önemsizleşiyor. Masam, sohbetim, saçım, cildim değişiyor. Sevdiğim oje değişiyor. Pabuçlarım değişiyor. Sürekli topuklu giyerken daha çok spor ayakkabı giymeye başlıyorum mesela. En sevdiğim ruj değişiyor.
Ben değişiyorum. Yaş alıyorum, gelişiyorum, hayatın ahengiyle hareket ediyorum. İçinde yaşadığın şehir, etrafında olan biten her şey, dünya, mevsimler, hatta kokladığın hava değişirken sen nasıl aynı kalabilirsin ki?
Bir oturuyoruz mesela, konuşuyoruz. Bi bakıyorum bundan iki sene önce ne anlatıyorsa hala aynı şeyi anlatıyor. Bundan üç sene önce derdi neyse hala o. Bundan bir sene önce neyden bahsediyorsa hala aynı…
Babam “koyduğum yerde otlamak” der, kulakları çınlasın. Be arkadaş, insan hiç mi ilerlemez? Nasıl hep o noktada durabiliyorsun? Ben senin anlattığın yerdeydim iki yıl önce. Evet, o zaman meselemiz buydu… Evet….
Ve iki koca yıl geçti üzerinden değil mi? Niye hala aynı şeyi konuşuyoruz? Neden hala aynısını anlatıyorsun bana? Ben sonraki level’a geçtim sen niye kaldın orada?
İlerleyelim sevgili okur. Yenilenelim. Yeni şeyler sevelim. Yeni şeyler için heyecanlanalım. Yeni şeylerle ilgilenelim. Yeni şeyleri önemseyelim. Ayağımızdan demirle bağlanmışız gibi aynı şeye takılıp kalmayalım. Açalım, gelişelim, çiçeklenelim, renklenelim.
Değişmek, gelişmek, çeşitlenmek, azalmak veya artmak insana çok yakışıyor. Yapalım…
Biten fuarın ardından;
Öncelikle sana teşekkür etmek isterim. Şahane bir kitap fuarı geçirdik sayende. Ben o kalabalıkta bizlerle kucaklaşmaya gelen, zamanını bizlere ve kitaplara ayıran her birinize tek tek teşekkür ederim. Evet, fuar şehir dışında. Evet, trafik oluyor. Evet, yorucu, hepimiz için öyle. Evet, doğru düzgün kitap bakmak çok mümkün olmuyor. Evet, itiş kakış. Biliyoruz. Her sene böyle olacağını bilerek biz de geliyoruz, siz de geliyorsunuz ve o kalabalıkta birbirimize sarılıyoruz ya… Vallahi de billahi de değiyor. Bence böyle. Bu sebeple ayağına sağlık sevgili okur. Bizler yayıncımızı, yayınevimizi ve diğer yazar arkadaşlarımızı ve bizi görmek isteyen okurlarımızı yalnız bırakmamak için ne yapıp edip geliyoruz. Sen de bizi yalnız bırakmıyorsun. Evet, çok kolay olmuyor ama sonuçta bu da her gün olan bir şey değil… Yani, çok teşekkürler…
Biten maratonun ardından;
39. Vodafone İstanbul Maratonu çok keyifli geçti. Tüm “bomba koyacaklarmış, Amerikan konsolosluğu uyarmış” yazılamalarına rağmen binlerce insan oradaydık. Bir problem yaşanmadan da tamamladık. Biliyorsunuz ben sokak hayvanları konusunda kendi adıma bir farkındalık yaratmak istediğim için katıldım. Bu maratona katıldım ve dedim ki; “ben burada sokak hayvanları için bulunuyorum, lütfen kapılarınızın önüne yaz kış mama bırakın”. Benim derdim buydu. Maratonu tamamladım. Bitiş çizgisine vardım. Göğüs numaramı kaşelettim. Umarım beni, okuyan birilerinin vicdanına dokunmuşumdur. Umarım –özellikle kış aylarında- dışarıya mama bırakmanızı sağlayabilirim.
Bitmeyen alışkanlıklar üzerine;
Hazır yazı parça parça, kutu kutu gidiyorken, sigarayı bırakmayan kaldı mı aranızda? Ciddiyim. Hala içen var mı? Bırakır mısınız lütfen? Bu kadar berbat, tehlikeli, ölümcül bir alışkanlık hayatında olmamalı artık sevgili okur. Lütfen kurtul şu illetten. Sağlıklı ve temiz beslen, spor mutlaka yap ve ne olur sigara içme. Elinde su şişesi ile gezen insan çok temiz, ferah, taze ve sağlıklı gelmiyor mu sana da? Kendine şahane bir su şişesi al ve sigaraya sonsuza dek elveda de.
Ne zaman biteceği belli olmayan bir şey üzerine;
Yeni kitabımı yazıyorum, ne zaman biteceğini bilemiyorum ve bunun bende yarattığı bir stres var. Böyle çat çat kitap yazan insanlara acayip bozuluyorum çünkü cidden… Nasıl ya? Beni,m üzerinde çalıştığım yeni bir kitabım var bunu hem sana hem de bana layık hale getirebildiğimde yayımcıma vereceğim ve bu ne zaman olacak bilemiyorum. Bu içi içine sığmayıp şişme halimi de seninle paylaşmak istedim.
Çok kalabalık, hareketli, yoğun ve yorucu bir hafta (hatta yıl)dı.
Dinlenmeye fırsat bulabildiğimiz güzel bir hafta dilerim.