Merhaba sevgili okur, nasıl geçti bakalım dört gün eve kapanma? İnsan özgürlüğün kıymetini daha çok anlıyor değil mi? Normalde çıkmıyor olsan da çı ka mı yor olmak insana dokunuyor. Bana dokunuyor en azından. Zannederim pek çok kişi de benzer şeyler hissediyor olmalı ki bu kapanmaların hemen öncesi ve hemen ertesi sokaklar hıncahınç doluyor. Aslında bu kısa süreli kapanmalar tam amacına hizmet edebiliyor mu çok emin değilim. Neyse, uzmanlar düşünsün artık onu da, ne yapalım.
Bu hafta sonu yeni yaşam alışkanlıkları üzerine biraz okudum. Önümüzdeki bir, bir buçuk yıl bizi nelerin beklediğine dair öngörüler… Pek çoğunu gerçekçi bulmadım. Biraz uçmuşlar gibi geldi, mesela bir yerde bundan böyle avm’lere girerken tc kimlik numaralarımızın kaydedileceği ve avm’de biri hastalanırsa o avm’ye girenlerin bilgilendirileceği falan öngörülmüş, böyle bir şey bana biraz üfürük geldi ama görelim bakalım. En fazla ateş ölçerler diye düşünüyorum girişlerde. Yakında kademeli olarak avm’leri açmaya başlayacaklarmış da, ondan yazıyorlar böyle. Uçuşlar da yavaştan başlayacakmış. İyi normalleşmek iyidir. Normalimizin değiştiğini varsayarak söylüyorum bunu.
Mesela benim normalim bir müddet nasıl olacak? Bir aşı bulunup ben aşı oluncaya kadar;
-Maskemi kullanmaya devam edeceğim.
-Eldiven kullanmaya devam edeceğim.
-Çantamda kolonya taşımaya devam edeceğim.
-Ellerimi sürekli ama sürekli yıkamaya devam edeceğim.
-Kalabalık ortamlardan uzak durmaya gayret edeceğim, sosyal mesafe kurallarına uyacağım, uyulmayan bir yerdeysem orada kalmayacağım.
-Mecbur kalmadıkça kapalı yerlere girmeyeceğim, girmek zorunda kalırsam da işimi halledip, oyalanmadan hızla uzaklaşacağım.
-Bir müddet, en az bir yıl, uçak yolculuğu yapmayacağım.
-Bir müddet, en az bir yıl, otelde kalmayacağım.
-Arkadaşlarımızla bir araya geleceksek bunu açık havada ve sosyal mesafeyi, koruyarak yapacağım.
-Öpüşme, tokalaşma, sarılma bitti. Ne zamana kadar bilmiyorum.
Bu kadar. Normalim bu. Bunun dışında kendimi çok da şey etmeyi planlamıyorum. Mesela bu yasaklar bittiği zaman tenha saatlerde sahilde yürüyüş yapıcam. Gerekirse saati kurup, erken kalkıp ortalık dolmadan gidicem ama gidicem. Açık havada bira içip müzik dinliycem. Beni mutlu eden şeyleri, ailemle birlikte, yapabildiğim kadar yapmaya devam edicem. Yeni kurallarla, yeni düzene uyarak yeni bir formül kurucam ve böyle yaşıycam.
Şu an beni rahatsız eden tek şey yasaklar. 65 yaş üzerine hala sokağa çıkma yasağı olması, 20 yaş altına hala yasak olması. İnsanların eve kitlenmesi, evde unutulması sinirimi bozuyor. Sanırım 65 yaş üzerine hafta sonları 2’şer saatlik çıkma izni geliyormuş. Eh, zahmet olacak! Bu arada gençleri de hatırlarlar umarım. Onlara da bir şartlı salıverme gelse fena olmaz dimi?
Beni bu yasak olayı acayip sinir ediyor. Öyle böyle değil. Bu hafta sonları kapamaları var ya, deli oluyorum. O kadar zor geliyor ki. Yav, çıkmayın desinler çıkmayayım ama bu çıkamazsın yasak olayına deli oluyorum. Deli o lu yo rum!
Neyse geçecek…
Bu hafta da böyle sevgili okur, umarım yasakların azaldığı günler yakın. Umarım bir an önce aşıydı bilmemneydi bulurlar ve bu mevzu azalarak biter.
Çok sevimsiz, tatsız böyle.
Kendine dikkat et, sağlıklı günler diliyorum.
XXX
Not: Yazılarımla yeni tanışanlar için bu not (bu notu zaman zaman ekliyorum araya mecburen). Ben yazılarımı konuşma diliyle yazıyorum. Bu çok uzun yıllardır bu şekilde. Newsweek Türkiye’de köşe yazıyordum orada da böyleydi, Hürriyet’te yazıyordum orada da böyleydi, hep böyle oldu. Bu yeni bir durum değil siz benim yazılarımı yeni okumaya başladınız sadece. Bu sebeple “yapıcam değil yapacağım” diye bana düzeltme göndermekle uğraşmayınız, o benim için yaklaşık 17 senedir “yapıcam”.
DÜZENLİ OLARAK KÖŞE YAZILARIMI TAKİP EDEBİLMEK VE YAZI ARŞİVİM İÇİN:
www.mehtaperelarsivyazilari.wordpress.com
Bu adreslere de eliniz alışsın, favorilerinize kaydedin hatta, siteler çöküyor, server’lar kapanıyor, yazılımlara bug giriyor, sonuçta internette yazdığımızdan adresler kapanabiliyor. Sonra aramayın nerde bu kadın diye, ben her pazartesi üstteki üç mehtap’lı adreste yazılarımı güncelliyorum)