Büyüme emarelerinden biri de komşuluk yapmayı becerebilmek bence.
Daha önce “komşu” dan anladığın annenin yaptığı mis gibi börekleri, elmalı pudra şekerli kurabiyeleri, odana kapanıp Guns and Roses eşliğinde yemekken; büyümek, elmalı kurabiyeyi yapan kişi olmak demek.
Ben büyüdüm, tatlı yapmak konusuna da fena değilim ama komşuluk ilişkilerim zayıf biraz.
Ve hayır, çalıştığım için değil. Psikopatım ondan. Aynı katta oturduğum ve yıllar sonra bana alışan komşum, Handan ile “komşuluk ilişkimiz” şöyle başladı;
HANDAN: Merhaba, ben Handan. Sen yeni taşındın di mi? Bak biz arada arkadaşlarla toplanıyoruz, yarın bana geliyor herkes. Seni de davet etmek istedim. Hem herkesle tanışmış olursun.
BEN: Niye?
HANDAN: … Eee, herkesle tanışmış olursun falan diye işte…
BEN: Tamam ama niye?
Handan benden ümidi kesmedi. Bilmiyorum, belki benden büyük olduğu için, belki beni (inanılmaz biliyorum ama) sevimli bulduğu için… Handan direndi…
HANDAN: Sana helva getirdim, yeni yaptım, sıcacık, bakalım sevecek misin?
BEN: Kim öldü?
HANDAN: Kandil Mehtap! Kandil diye yaptım.
BEN: Hım. (tadına bakıyorum)
HANDAN: …
BEN: Ve teşekkür bekliyor olmalısın. Bir: Şekeri az. İki: Sen insan olsan bunu kağıt tabakta getirirsin ki bana iş çıkmasın. Şimdi benim bişi yapmam gerekecek tabağını boş vermemek için, ehihehehehea. Şaka yapıyorum.
Aradan geçen yıllar Handan’a benim özümde iyi bir insan olduğumu öğretti. Bana da Handan’ın anahtarla bir meselesi olduğunu, sürekli anahtar kaybettiğini ve her daim düğüne gider gibi göründüğünü.
BEN: Hayırdır! Benim oğlanı istemeye geldiysen çiçeğini unutmuşun, ehihehe
HANDAN: Hı?
BEN: Kızım olmadığına göre olsa olsa benim oğlanı istemeye gelmiş olabilirsin böyle şıkır şıkır, pek bi hoş olmuşsunuz ama oğlan evi naz evi derler malum, artık öyle oldu yani… Düşünelim dönelim size efenim, ehihehehe
HANDAN: Aman saçmalama ya bu benim ev halim, bilmiyosun sanki. Her seferinde beni ilk defa görüyomuşsun gibi yapıyosun.
BEN: Biliyorum ama inanmakta güçlük çekiyorum, göz görüyo ama zihin algıda bi sıkıntı yaşıyo, ehihehe
HANDAN: Ay şiştim, herkesin adam gibi kapı komşusu var, mantı yapar, kandilde helva getirir, bana denk gelene bak, allahım nerde suç işledim ben?
BEN: Bak böle konuşunca hislerimle oynuyosun ama bu sert mizacın altında sevgi arayan küçük bi kız çocuğu var
HANDAN: Şu telefonu getirde çilingiri arayalım bi zahmet
BEN: Senin bu çilingirle aranda ne var ben bunu bilmek istiyorum önce. Neden haftada iki kere anahtar kaybediliyor ve bu adam çağrılıyor? Niye? Niye? Niye?
Çilingir gelir;
BEN: Recep Usta var ya, Handan oldukça sen aç kalmazsın bak, ehehehe
HANDAN: (kısık sesle) Zevzeklik etme elin adamına, bi sus iki dakka, töbe töbeee
BEN: Aaaa, o nasıl söz, elin adamı olur mu, kayın sayılır artık Recep Usta. Ruhum, adam paso sizin evde ehehehe, ne iş?
HANDAN: Densiz, terbiyesiz… Densiz
BEN: Recep Usta, şu karttan bi tane de bize versen de Handan kapıda kaldıkça biz kendimiz açsak oluyo mu öyle?
RECEP USTA: Yok abla olur mu öyle şey?
BEN: Niye olmuyo, alet yok, edavat yok, araya bi kart takıyosun cırt diye açılıyo, bi numara yok yani, bi kartta bize ver, nedir yani biz senden daha mı az güveniliriz? Hı?
RECEP USTA: Yok abla ondan diil ama verilmez…
BEN: Niye ama niye? Niye? Niye? Niye?
HANDAN: Mehtap saçmalama hakkaten yani
BEN: Niye saçma olsunki, gayet makul bi talep bence, yani Recep Usta elindeki bi mikro kart yardımıyla her haneye istediği an girebilecek şekilde vaziyet almış halde ama öte yandan ben, koskoca yazar, daha komşu haneye giremez durumdayım, makul değil
HANDAN: OFF Mehtap off
BEN: Sana off ulan! Yahu süslenmeye ayırdığın vaktin beşte biriyle iki tane bulmaca çözsen ya da ne biliim sudoku felan şeyetsen hayatın ne kadar kolaylaşacak. Düşünsene, allahın çilingiri hayatının kilit adamı olmuş, öl daha iyi şu durumda
HANDAN: Bu evi sat git sen. Ya sen git ya ben gideyim.
BEN: Hayır bence şu çöp odasının kapısını ördürüp bizim evden sizin eve tünel geçit yapalım, böylece her zaman bir arada olabiliriz ehehehi
HANDAN: Allahım ben kime ne yaptım da beni bu kadınla kapı komşusu ettin yüce Rabbim? Hangi kuluna ne zararımı gördün?
BEN: Allahım, bu kadın şuan sana böyle diyor ama ben onun, için için, bana karşı bir takım romantik ve cinsellektüel duygular beslediğinden şüpheleniyorum. Sen onun günahlarını affet Yarabbim.
HANDAN: Ay Allah belanı versin Mehtap!
Bu güzel bayram gününde akraba, arkadaş, komşu gezmek zor, eziyet biliyorum. Trafik, çocuğu giydir, sen giyin… Yapmacık gülüşler, çikolata… Biliyorum.
Ama ne yapıp edip sevdiklerinize bir beş dakika ayırın bayramda.
Hiçbir şey için olmasa “Ben buradayım, korkma” demek için iyi fırsatlardır bayramlar.
Tamam gezin, tozun, yüzün, kayın her neyse ama…
Sevdiklerinize “Ben buradayım” diyeceğiniz bir beş dakika yaratın.
Herkese iyi bayramlar…