Hayat bana güzel… (bence)
Kadınlar zaman zaman bir şeye sardırırlar ya kafayı. Şu ara ben dekorasyon olayına sardım ki, durum fena… Özetle kocamın yaşadığı çileyi maddeleyecek olursam;
1) “Yavaş yavaş zevkle yapalım, çok masrafa boğulmayalım bir anda” dedim ama tez canlı bir tip olduğum için kendimi frenleyemiyorum ve aynı anda tüm evi, tepeden tırnağa, yeniden dekore etmeye çalışıyorum.
2) Halden anlar kadın taklidi yapmak için bazı işleri kendim dergilerden öğrendiğim şekilde yapıyorum ama tam kabusla sonuçlanıyor. Sandalyeleri zımparalayıp tekrar başka renge boyama çalışmam çirkinlikle noktalanınca (her şey dergilerde anlatılığı gibi olmuyormuş) iki yemek masası sandalyesi attım, ki annem kocamdan çok kızdı!
3) Bir çalışmadan artan malzemeyi kenara kaldırmak benim için zulüm. Bir şey mi arttı kullanmam lazım. Yatak odasının bir duvarını kapladığım taş görünümlü üç boyutlu duvar kağıdı artınca, bütün kütüphaneyi duvar kağıdıyla kapladım. Ne kadar oldu emin değilim…
4) Son projem çalışma odasını ortadan bölüp, yarısını çalışma odası yarısını spor odası yapmaktı. Bu “enstalasyona” başladım ama birden kendimi banyoda derz doldururken buldum…
Ayşenil kocasına, “Bir dönemden geçiyor, yapsın rahatlasın, geçecek ve aslına dönecek” demiş. Bundan kasıt tekrar komik yazılar yazmaya başlamam ama ben kendimi komikten ziyade, ziyadesiyle bir “artdeko sanatçısı” gibi hissediyorum. Cidden…
Yeni reklam ve proje yöneticimiz Duygu ile gittiğimiz herhangi bir toplantının ardından koşarak eve gelip duvar kağıdı kaplamam ya da derz doldurmam başka nasıl izah edilir bilmiyorum. Sarhan bildiğini düşündü ve feci kavga ettik…
Sarhan: Hava buz, akşam saat kaç olmuş, eve şimdi geldin, hala gözünde takma kirpikler var… Alçı hazırlayıp duvarlardaki delikleri doldurmak ne alaka?
Ben: Gözüme batıyo iki gündür, yapayım bitsin.
Sarhan: Ya yorgunsun, bırak ne uğraşıyosun, kafayı mı yedin? Evin içine s**tın zaten, bırak sağı solu didiklemeyi, uzan biraz bişiler seyredelim. Yatıp bişiler seyretmeyecektin de o koltukları niye aldın, salon yatakhaneye döndü, sen balkonda alçı karıştırıyosun!
Ben: Beni “yatırmak” için yaptığın bu “düşünceli hassas koca” ayağını yemezler arkadaşım! İşim var meşgulüm, hiç oynama bana!
Sarhan: Yahu sen nesin, nasıl bir kadınsın, zorun derdin ne?
Ben: Dekorasyon yapıyorum. Yıllardır hayvan gibi çalışmaktan bu evin hiçbir şeyiyle ilgilenemedim. Evlendiğim günden beri aynı eşyaları kullanıyorum. Her şeyi değiştiriyorum arkadaşım! HER-ŞE-Yİ! Sen benle uğraşma g**tü kollamanın yollarına bak! Yoksa sabah bir kalkmışın seni zımparalayıp siyah deri ile kaplamışım, hayatımın bundan sonrasında zenci “fantezisi”…
Sarhan: Terbiyesiz! Pis! Manyak!
Ben: Ahahahahaaaahahahahahaaaa ay katıldım gülmekten.
Sarhan: Kadınlara hiç yakışmıyor bu tarz espriler biliyosun dimi?
Ben: Hohoyt! İşinize gelmiyor da ondan! Fırlamalık yapmak sizin tekelinizde mi oğlum? Biz alasını yaparız! Ayrıca bence benim erkek olmam gerekiyormuş, bir yanlışlık olmuş bir noktada ama yapacak bir şey yok…
Sarhan: ……
Ben: Fazla güzel ve seksiyim erkek olmak için biliyorum ama heyhat…
Sarhan: Bıktım ben ya, valla bıktım, hayattan bezdim….
Ben: Bak bu ara iç mimar ve dekoratörüm tamam mı? Geçen gün Twitter’da kızlara “Papa’yım” diyordum. Yaratıcı insanlar böyle biraz tuhaf olur, elleme bana, geçecek.
Sarhan: Yahu ne yarattığını anlasam tamam ama anlamıyorum ki. Evde ne var ne yok perişan ettin. Şimdi de bana Twitter’dan Papa’lığını açıkladığını söylüyorsun! Bu yaratıcılık değil, bildiğin kaçıklık!
Ben: Hah! Bunu bil işte üstüme gelme! Zaten yoğunum bu ara bir toplantıdan diğerine püskürüyorum, yorgunum… Şimdi çekil şu alçı kurumadan delikleri doldurayım…
Bu ara bir alemim sevgili okur. Hakikaten işler yoğun ve çoğunlukla bir yerden diğerine koşturuyorum… Evdeysem de bir odadan diğerine bulaşıyorum.
Bu arada oğlumun basketbol maçlarını kaçırmamaya çalışıyorum, yeni aldığım düdüklü sayesinde nohutları akşamdan ıslatmıyorum, aynaya bakıp, “boyam gelmiş” diyorum…
Hiç bir şey mükemmel değil…
Ama bütün kadınlar gibi, bütün anneler gibi…
Elimden geleni yapmaya çalışıyorum…..