YABANCILAŞTIYSAN ÖYLE KAL!

Gel bir konu konuşalım seninle sevgili okur. Biraz sıkıntılı ve belki pek çok kişinin de bana gıcık olacağı bir konu olacak (görüşlerim bakımından) ama zaten… Beni tanıyorsun… Sevimsiz bulunmak daha az umurumda olamazdı sanırım. Fikirlerimden ve “üslubumdan” dolayı o kadar çok eleştirildim ki zaman içinde zaten çok da önemsemediğim bu durum toptan beni ilgilendiren bir şey olmaktan çıktı. Ben bir şey düşünüyorsam veya yapıyorsam büyük çoğunluk buna gıcık olacaktır. Bitti…

 

Başka bir ülkede yaşamaya başlayan insanlardaki anlam kayması nedir? Başka bir ülkede yaşamaya başlayıp sonra sanki hiç kendi ülkesinde yaşamamış gibi “aaa çöp mü bu, ben şok” olan güruhu diyorum? Ne iş bunlar?

 

Geniş başlayalım.

 

Benim Greenwich College tecrübem döneminde bir Pakistanlı İngilizce hocası vardı derse giren. Pakistanlı, bir süre İngiltere’de yaşamış ama vatandaşlık alamamış (henüz) ancak vatandaşlık alan yakınları var bu da hocalık statüsünden/vizesinden takılıyor. Pakistan ama bildiğin Pakistan. Kıyafetler, süründüğü kokular, ağzında şeker varken konuşuyormuş gibi bili bili aksan…

 

Şimdi bu hoca ne sorsa biliyorum, ne yapsa cevaplıyorum. Her geri kalmış ülke insanı gibi başarıdan rahatsız oldu ve bana “ben her soruyu cevaplamak için atlayan öğrenciden çok hoşlanmam” kabilinden bir laf etti. Ben de gıcık bir insan olduğum için her soruya atlamaya devam ettim tabi çünkü cevabı biliyorum ve neden kendime saklayayım…  Derken bir gün bu adam sınıftan bir başka yabancı çocuğun İngilizce aksanıyla dalga geçti… Bak… Şimdi beni tanıyanlar bilir, acayip gıcık olurum böyle bir haksızlık durumuna, müdahale ettim. “Hocam pazarlama dersinde aksan fark ediyor mu?” dedim. Bu da bana “al bir tane daha” dedi. Yani bunun da aksanı “İngiliz aksanı değil” ya da “Amerikan aksanı” değil Allahın Pakistanlısının beklentisi neyse artık. Bundan sonrasını tercüme edip yazayım size

 

Ben: Pardon?

Hoca: Senin aksanın da Türk gibi yani

Ben: Türk olduğumdan olabilir mi? Ayrıca burada hiçbir hoca yabancı öğrencilerle bu şekilde konuşmazken siz, Pakistan’dan gelmiş bir mülteci olarak, tam olarak neyi beğenmediniz bir anlatın bana ki, ben de öyle açıklayayım durumu sizi şikayete gittiğimde.

Hoca: … Hayır yani yanlış anladın, ben şaka yapıyorum…

Ben: … Yanlış mı anladım? Mümkün! Pakistan aksanına çok alışkın değilim, tam alamamış olabilirim.

 

Peki sadece Pakistanlılar mı böyle? Elbette hayır! Dedim ya geri kalmış ülkelerin hemen hepsinde bu var. Bizde misal, kocası ekmek teknem dediği pilav üstü nohut tezgahını kaynına devretmiş, bunlar gitmişler bir Avrupa ülkesine. Güzel, Allah versin, ülke dediğin karnının doyduğu yer, kimsenin bir şey dediği yok zaten. Sonra yazdan yaza ucuz bilet düşürüp geldikçe burada millete “ay siz böyle yapıyosunuz ya çocukları, böyle ilgilenip üstüne düşüyorsunuz ya, he biz orda hiç öyle yapmıyoz, yabancılar böyle yetiştirmiyo”.

 

Yahu sen ne zaman onlarla “siz” oldun? Ne ara buradaki sisteme hayret eder hale düştün. Sen öyle bir noktadasın ki  aslında seni ne oradakiler takıyor ne buradakilerin çok da umurundasın artık. Nezaketinden bir şey demiyor insanlar diye sen aklını niye kaçırıyorsun? Sen atmışın kendini Fransa’ya dönercide iş bulduysan ne ala, ne ara burayı beğenmeme noktasına geldin peki? Ya da oraya bayıldın da bu Fransızların çok mu umurunda sence? Deli misin?

 

“Siz orada öyle yapıyorsunuz ya biz burada böyle”

Siz kim?

 

“Sizinki yanlış bu doğru”

Kime göre? Kim diyor? Yan büfeden mi söylediler?

 

Bir de burada büyük tatil köylerini yurtdışından çok ucuza ayarlayıp böyle bomba gibi patlıyorlar ve sonra açık büfede;

 

“Zelihaaaa, zeliha, kam, şööönn, aferin bak yi bunu, he, git oyna bitte”

 

Bu ne? Bu ne?!? Deli misin? Napıyosun? Herkes dalga geçiyor seninle burada, şapkasının tüyünü nereye takmış diyorlar duymuyor musun?

 

Peki, ya kendi aralarında konuşmaları?  Kadın Türk. Akıyor yani. Yanında başka bir Türk kadın. Zannediyor ki kendilerinden başka yabancı dil bilen yok (cidden bunu zannediyor olmalılar) azınlık olduğu ülkede konuşmadığı kadar o dili burada konuşmaya çalışıyor. Niye? Neyin ezikliği bu? Neyin aşağılık kompleksi? Neden?

Ben makyaj malzemesi saten bir mağazada kendi aralarında Türkçe konuşup kasaya gelince dil değiştiren gördüm. Bu gözler gördü bunu.

 

Bir de gençlerimiz var tabi. Üç aylık yaz okulu sonrasında Türkçeyi unutan. “Well, you know, hoş kız ama we are not on the same page”. Yemin et! Sen kapaksın kız önsöz mü? Üç ayda neler başardın sen öyle bakayım tatlı çocuk! Cornhill Caddesinde en ucuz fish & chips yapan yeri ararken mi oldu tüm bunlar?

 

Demeye çalıştığım şu;

 

Doğduğun yer mi doyduğun yer mi demişler. Zaman herkesi bir yerlere atar, herkese bir yerde bir kapı açar. Ne zaman hangimizin nerede ne olacağı belli değil, dünya artık bundan 40-50 yıl öncesinden çok farklı. Herkes her yerde olabilir. Bizim çocuklar yarın öbür gün kendilerine nasıl bir yol çizecek belli değil. De… Kraldan çok kralcılık çok ezik çok tuhaf bir şey. Amerikalılar bu kadar Amerikancı değil, Almanlar seni hiç umursamıyor, Fransızlar senden haz etmiyor, İngilizler ya gelirsen diye Avrupa birliğinden çıktı… Bu bilgiyi aklında tut tamam mı? Azınlık olduğun ülkeyi kendi ülkenin insanına pazarlamaya çalışmakla uğraşma. Türklerin gurbetçilerle bir problemi yok ki. Neden gereksiz yere kendini komik ve antipatik yapıyorsun, gerek yok. Hele “siz orada öyle mi çocuk yetiştiriyorsunuz biz burada” topuna hiç girmeyelim. Biz de biliyoruz orada nasıl yetiştiğini. Ve inan bana… Buradaki çocukların hepsi senin çıktığın yerdeki çocuklar gibi yetişmiyor.  Sen nereden gittin o ülkeye bilemiyorum ama bu sözüme güven bak, hepimizin çocuğu senin bildiğinden ibaret imkanlarla ve şartlarda büyümüyor.

 

Bu bağlamda karşılıklı olarak biz elbette kırk yılın bir başı ülkesine tatile dönen gurbetçilerimizi hoş tutalım. Eminim büyük bir vatan hasreti ile dönüyorlar buraya. Dünyanın en güzel yerinde de olsan azınlık olmak keyifli bir şey değil. Elbette tatillerinde kendi topraklarında ruhlarını dinlendirecekler. Burada olup bitenlerle ilgili manalı manasız eleştirel olmaları konusunda tavsiyem, yılın büyük bölümünü geçirdikleri yer nereyse orayla ilgilenmeleri yönünde olacak. Orayı takip et, oraya bak sen şeker.

Yok başımıza gelenler neymiş, yok hepimiz çarşafa girecekmişiz, yok şuymuş, buymuş… Biz düşünürüz onları, biz bakarız çaresine iş oraya gelirse, sen nereye gittiysen oraya bak şimdi.

Biz iyiyiz burada, sen raad ol yani.

 

(Başka bir ülkede yaşayıp asla bu şekilde davranmayan arkadaşları tenzih ederim)