Her Türk gibi tatilimizin bir kısmını alışveriş merkezlerinde geçirdik biz de. Ekonomik kriz yüzünden “evropa” gezilerini erteleyenlere, indirimler silsilesi uygulayan mağazalar eklenince, herhangi bir alışveriş merkezine girmek Çin’de metroya binmek kadar zor oldu. En azından benim tavaf ettiklerimde durum buydu. Son gittiğimiz havalı AVM’lerden birinde eşim ve oğlum yeni açılan jetonlu oyuncaklar bölgesinde kendilerini yitirirlerken ben de çok pa halı bir dükkâna girip “kendimi şımartmaya” (nasıl sinir olurum şu lafa) karar verdim.
Şimdi yazının bundan sonraki kısmına geçmeden önce şunu bir anlayalım. Ben kendini çok ciddiye alan biri değilim. Rahat giyinmeyi, rahat konuşmayı ve rahat yazmayı severim. Yalnız bazen karşımdaki kimse bendeki bu son derece “tevazu” dolu duruş, bu “sufi” yaklaşımdan etkilenip bana tapınmaya geçeceği yerde benim adıma ve benim hakkımda “mütevazı” davranıyorsa, çok hızlı bir şekilde kızabiliyorum.
Çocuk: Ne bakmıştınız, nasıl yardımcı olabilirim size?
Ben: Yılbaşı gecesi giyecek bişiler olabilir ama çok abartı olmasın.
Çocuk: Bluz, gömlek tarzı bişi?
Ben: Yok
Çocuk: Elbise?
Ben: Elbise olabilir belki.
Çocuk: O zaman sizi şöle alalım.
Ben: Şu tarafta mı elbiseler?
Çocuk: Orda da var ama o taraf “vi ay pi.”
Ben: Nasıl?
Çocuk: Oradaki ürünlerimiz “dizaynır” olduğundan çok pahalı, o taraf VIP ürünlerden oluşuyor.
Ben: Diyosun!
Çocuk: …
Ben: Bak öle ani ani vip mip dersen heyecanlanırım ben!
Çocuk: ???
Ben: Bak elim ayağım boşaldı şimdi, tansiyonlarım düştü.
Çocuk: Yok, yanlış anladınız.
Ben: Ay çok heyecanlıyım vallayi, vipli sekşını olan bi mağazadayım, kulaklarım fon fon ötüyo bak.
Çocuk: Vallahi de, billahi de yanlış anladınız.
Ben: Peki ben sizin cafede otursam, sadece çekirdek çitleyip gelene gidene baksam, hiç ses çıkarmam söz veriyorum.
Çocuk: …..
Ben: Ben buralı bile değilim zaten. Turla geldim bu sabah.
Çocuk: …
Ben: Şu “vipli” elbiselerden birini hediye etsen böyle eğlendiremezdin beni inan çocuğum.
Çocuk: Asla öyle bir şey kastetmedim, gerçekten.
Ben: Vip’i içinde mi, yani hatunu da götürüyo muyuz, yoksa bi tek elbise mi dahil sizin fiyatlara?
Çocuk: ???
Ben: Peki diyelim ki, sadece hayal ediyoruz burada, “yeni zengin” bir kardeşimiz geldi sizin dükkâna…
Çocuk: …
Ben: Hanımına sizin “vipli” elbiselerden aldı bi tane ama yengemi bir gör, daha dün tokyoları çıkarmış, bu sabah 8.15 itibarıyla “vip” olmuş. Orta ikiden de terk, tamam mı?
Çocuk: …
Ben: Sana bişi demiyorum ben çocuğum, sen haklısın. Ben aslında pazara gidiyodum, yolumu şaşırdım, aaa, bi baktım burdayım.
Çocuk: ???
Ben: Hazır gelmişken elim boş dönmeyeyim, salatalık var mı sizde, yoksa sebze reyonu sizden mi ibaret? Hı?
Çocuk: Hanımefendi gerçekten çok çok çok üzgünüm.
Ben: İyi iyi hadi, takılıyorum ben sana. Ama bence dikkatli ol çünkü herkes benim gibi tatlı dilli ve sakin olmayabilir.
Çocuk: Ha, siz tatlı dilli ve sakin miydiniz demin?
Ben: Hiç şüphen olmasın!
Şimdi, bunca tantana yaptıktan sonra oradan bir elbise alıp öyle çıkmak bana çok yakışırdı belki ama mağazadaki arkadaşların indirimden anladıklarıyla benim anladığım çelişince olmadı. Onlar kendi bünyelerinde bir şeyler indirmişler mutlaka ancak ben göremedim neymiş o. Önemli değil, tıpkı o meşhur denizyıldızı hikâyesinde olduğu gibi (yeri gelmişken mevzu bahis hikâyeyi sevmediğimi de söyleyeyim) o çocuğun hayatına artı bir değer kattığıma inanıyorum. “O çocuk için bir şeyler değişti” (iiyyy). Muhtemelen bir daha başka bir müşteriye “orası vip sekşını” demeden önce iki kere düşünür.
Benim bütün derdim tasam da bu zaten! Böyle “dolu dolu” anlatıp yazayım, insanların yaşamlarına bir şeyler ekleyeyim falan. Gel gör ki kendi dergimin yazıişleri bile beni ciddiye almamakta. Sayfamın tepesine “ev kadını” yazdıkları yetmezmiş gibi bir de büyük harfle “MİZAH” yazıp altını çizmişler. Okuyucuya bir mesaj var orada bence. Hani “arkadaş komik olmaya çalışıyor kusura kalmayın” durumu. Ne münasebet! Ben belki tüm ciddiyetimle edebiyat yapıyorum burada. Belki Mevlâna’yı yeniden ve kendimce bir bakış açısıyla yorumluyorum falan. Nedir bu sen komiksin ve vip de değilsin muamelesi anlamış değilim. Hep spor giyiniyorum diye oluyor bunlar. Yani bir eşofman üstü bu kadar mı yanıltıcı olur. Pes vallahi!