Nihayet okullar kapandı (bizim çocukların okul bile kapandıysa tüm okullar kapanmış olmalı). Yorucu bir kış sezonu ardından yarıla yarıla dinlenemeyeceğimiz, kayıt zamanları ve benzeri sebeplerle şehirde daha fazla zaman geçireceğimiz ama en azından kısa kaçamak tatillerde de olsa doyasıya, ağız tadıyla gezeceğimiz yaz mevsimine girdik. Ben ve benimle benzer durumda pek çok anne çocuklarımızın artık liseli olmasını hayretle ve çok da duygusal bir ruh haliyle izliyoruz. Büyüdüler, ortaokuldan mezun oldular, artık lise öğrencisi olacaklar ve bu bizler için bambaşka şeyler görüp, öğrenip, deneyimleyeceğimiz yepyeni bir dönem demek. Bu kış itibariyle sizlere zaman zaman yeni tecrübelerimden de bahsedeceğim gibi bir miktar daha arkadan gelen, daha genç annelerin sorularını da yanıtsız bırakmayacağım elbette. Çocukları bu kış yapılacak TEOG sınavına hazırlanan ailelerden çok fazla soru alıyorum ve bunları kısa kısa cevaplamak istiyorum bu yazımda, çünkü her maile her yoruma tek tek cevap vermek hem zaman alıyor hem de benzer sorulara tekrar tekrar aynı cevapları yazmak bir müddet sonra insanda sürekli kendini tekrarlama duygusu yaratıyor. Hiç sevmediğim bir şey bu da…
Hangi derslerden özel ders almalı? Haftada kaç gün özel ders almalı?
Bu tamamen çocukla, girmek istediği okulla, iyi olduğu ve zorlandığı derslere göre ayarlanması gereken bir durum. Aile olarak bunu bizim ayarlamamız da zor. Güvenilir birini bulup (bu bir eğitim koçu oluyor genelde) ona konuyu teslim etmek lazım. Burada benim en büyük gözlemim ailelerin meşhur birinin ardına takıldığını fark etmem oldu. Biri çıkıyor, bilmemne hoca, aman herkes onun peşinde. Bu meşhur hocalar aslında zaten ne yapsan başarılı olacak birkaç çocuğa bedava ders veriyor onların üstünden kendini meşhur ediyor sonra bizim çocuklar da öyle başarılı olacak diye giden ailelerin yarısı ilk sınavda patlıyor. Aile durumu fark ediyor ama iş işten geçmiş oluyor. Bu noktada tavsiyem promosyona takılmamanız olacak. Elinde çok fazla hoca seçeneği olan bir eğitim koçu bulun. Sizi çocuğunuzun anlayacağı dilde ders anlatabilecek hocayla eşleyene kadar deneyebilecek, hoca değiştirebilecek çeşitlilikte hoca havuzu olan bir yerle anlaşın. Çocuğunuza da sık sık sorun. Sana anlatılanı anlıyor musun? Bu hocadan memnun musun? Gerisi eğitim koçuyla hallolacak. O diyecek ki sizinki şu başarıyı elde etmek için şu dersten şu kadar saat, bu dersten bu kadar saat ders alacak. Takdir edersiniz ki bu çok kolay manipüle edilebilecek bir durum. Bu yüzden hakikaten işini severek yapan, güvenilir bir EĞİTİMCİ bulmanız gerekiyor.
Yazdan başlamak doğru mu?
Zaten en başlamayanı bile Ağustos ayında başlıyor. Çocuğu çok da bunaltmadan bunun kısa koşu değil, uzun soluklu bir maraton olduğunu ve bu tempoyu uzun bir süre devam ettirmesi gerektiğini aklınızda tutarak, sakin sakin…
Günde 400 soru çözüyor, az mı çok mu?
Bilemem. Ben öğretmen değilim.
Hangi okullar iyi okul?
Bu tamamen size, aile yapınıza, kafanıza, bütçenize, okul denen yapıdan beklentilerinize, üniversiteye dair kalbinizden geçenlere, nerede yaşadığınıza, yaşadığınız yerdeki okullara, çocuğunuzun tipine ve en önemlisi de aldığı puana göre değişen bir şey. Şu okul iyidir bu okul kötüdür diye bir şey yok, herkesin kendi iyisi, kendi tercihi, kendi beğenisi var. Bunu şey gibi düşünün kimi sütlü tatlı sever, kimi kakaolu, kimi şerbetli… Kimi kakaolu sever ama evde başka bir şey vardır, canı da tatlı çeker onu yer…
Çocuğum bu dönem rekabetle nasıl baş edecek?
Çocuk ediyor sen edebilecek misin ona bak sevgili anne… Ne arkadaşlıklar bozuluyor bu dönemde, ne hırs yapılıyor hayret edeceksin. Sana “biz hiç dert etmiyoruz, kendi okulunda devam eder” diyenler olacak, inan bak tam da bunu diyenler bir sene önceden çocuklarını ders aldırmaya başlayanlar olacak. Sorsan temel dersler diye ya da okula destek diye falan diyecekler külliyen yalan. Yıllardır aynı şey, en çok hazırlananlar biz çok önemsemiyoruz diyenler olacak. Çocuk kendi okulunda devam etsin istiyorsan sınava niye sokuyorsun? “bi denesin!” yersen…
Sınıfındakilerin yarısı ya Robert ya Alman diyorlar!
Özel hocaların sizin çocuk ya Alman ya Robert gazına gelenler olacak tabi. Sana da diyecekler şunu aklında tut, bunu herkese diyorlar. Bizlere de dediler, bizden öncekilere de. Çok azı bu puanları alabiliyor. Ama bunu duymayan aile yok inan bana. Şuna da hazırlıklı ol, eskiden alınan puanlar gazetede ilan edilirdi ya, heh artık öyle değil. Senin çocuğunun notunu sizden başka gören olmuyor (en azından ilk etapta) dolayısıyla bekle… Herkesin çocuğu Robert’i Alman’ı tutturacak mutlaka, tutturamayanlar da 1 puanla kaçıracak… Ama bu çocukların yarısından fazlası eve en yakın okul diye kazandıkları halde başka okulları tercih edecekler… Tabi…
Kayıt olayı nasıl oluyor?
Puanın nereyi tutarsa oraya ön kayıt yaptırabiliyorsun. Puanı tutmayan yere ön kayıt da yaptıramıyorsun, yedek oluyorsun, okul 2. Veya 3. Kayıt döneminde puan düşürsün diye bekliyorsun. Yabancı okulların kayıt tarihi ayrı, Fen liselerinin kayıt tarihleri farklı. Sen ne düşünüyorsan o kayıt döneminde çocuğunun ön kaydını yaptırıyorsun. Sonra online o okulun sitesinde çocuğun asil listede mi yedek listede mi görünüyor. İşte tam da bu anda çocuğunun puanı da tabak gibi ortaya çıkıyor, yanında yazıyor. Misal benim oğlum şu puanla A okulunun asil listesinde görünüyor. Heh, o puanı almış çocuk Alman’a Robert’e de yetebiliyor muydu gerçekten bu görünüyor… Bu kısmı düşünerek sallamakta fayda var…
Biz o okulları hiç düşünmüyoruz!
Bir de bu var. Bu benim favorim. Bunu en çok Frankofon okullar için diyorlar sonra deli gibi frankofon okullara abanıyorlar ve fena halde puanlar yükseliyor. Geçen sene böyle olacağını söylemiştim. Bu sene böyle oldu. Bu arada bu “o okulları hiç istemeyenlerin” Fevziye Mektepleri falan gibi köklü ve duruşu olan okullar dururken bi gayret frankofon okullara yedekten girmeye çalışmalarını da izleyeceksiniz. Hem bunu yapıp hem aslında bu okulları hiç istemediklerini söylemeye devam edecekler. Yedekten falan üçüncü kayıt döneminde zar zor çocuğu içeri atmayı başarırlarsa evde kutlayacaklar ama muhtemelen yine bizim tercihimiz değildi demeye devam edecekler. Böyle değişik bir kitle var… Dertleri ne, ne yaşıyorlar biz çözemedik belki siz çözersiniz.
Robert bozulmuş diyorlar?
Bu okula özellikle spesifik bir okuldan çok fazla veli gittiğine, bu velilerin bu okulda çok sıkıntı yarattığına dair herkes bir şeyler söylüyor, biz de duyduk ve fakat kesin bir bilgi yok. Bu bağlamda benim diyebileceğim o okuldan oraya çok giden olduysa sıkıntı olmaması olanaksız çünkü… Nasıl olmasın? Bi düşünün… O okul grubunun kendi durumu ortada zaten, gittikleri yeri de aynı markete döndürmeye çalışıyor olabilirler. Böyle bir durum varsa da ben Robert’in kendini bundan temizleyeceğine -eninde sonunda ve bir şekilde- eminim (adı geçen her okulun cevap hakkı saklıdır).
Alman çok mu zormuş?
Öyleymiş. Biz çocukken de öyleydi hala öyledir sanırım.
Saint Joseph sayısalcı Notre Dame de Sion sözelci mi?
Her iki okulun da müdürleri Fransız olmakla birlikte Türk müdür yardımcıları var, kendilerine sormanız daha doğru olur. Birinin eskiden erkek okulu birinin kız okulu olmasından yola çıkarak böyle bir genelleme yapılıyor olabilir ama aslı astarı nedir bilemem. Bunu cevaplayacak kişi ben değilim demek daha doğru.
İtalyan sadece sanatla ilgilenenlerin yöneleceği gibi bir okul gibi mi?
Hiçbir fikrim yok ve niye öyle olsun hiç anlamadım?
Yine devlet daha iyidir!
Bu tamamen tercih meselesi. Devlette çocukların ücretsiz okuma durumu da çok avantaj elbette. İstanbul Erkek, Kabataş, Kadıköy Anadolu gibi okullar zaten hep cazibe merkezi İDİ! Keşke müdürleri, öğretmenleri değişmeseydi de … … Keşke… Yine de dediğim gibi, herkesin kendi iyisi var.
Okul Puanı/ortalama olayı?
Tabi böyle bir gerçek var. Bazı okullar puanları şişiriyor. MEB müfettiş yollayıp kontrol ettiriyormuş falan… Yok, işe yaramıyor, çünkü okulda 40 alan yazılı kağıdı 100 yapılmıyor ki, 100 alınacak gibi sorularla sınav yapılıyor dolayısıyla müfettiş falan yalan oluyor. Böyle bir haksızlık var. Bu haksızlık ne yapıyor. Bir çocuk iki sınavdan toplam 2 yanlış yapıyor, puan şişirilmeyen bir okuldan normal bir ortalaması var. Bir puanı oluşuyor bu çocuğun. Diğer çocuk iki sınavdan toplam 8 yanlış yapıyor, puanı şişirilmiş. Bu iki çocuğun TEOG puanı eşitleniyor. Şu da bir gerçek ama bu iki çocuk aynı okula giriyor da aynı performansı gösterebiliyor mu bakalım? O okulu aynı şekilde okuyabiliyorlar mı? Öğrencilik TEOG sınavından ibaret değil sevgili okur, bu girilen okullardan mezun da olabilmek gerekiyor.
1700 TEOG birincisi ne demek?
Şu demek, her dönemin bir “kazananları” var. Bir dönem birileri böyle mucize gibi iş çıkarıyordu şimdi başkaları. Her dönem kendi altyapısını bir yerlere taşımaya çalışıyor. Buna da yapacak bir şey yok, göz göre göre oluyor. Anladın sen.
Aileler arası rekabet?
Olacak. Aileler birbirine yalan söyleyecek çoğunlukla. Bir evden çocuk başka puan, anne başka puan, baba başka puan söyleyecek. Sonra size ne söylediklerini unutacaklar iki-üç hafta sonra başka puan söyleyecekler. Bazılarının aldığı puanın faize vermiş gibi durduğu yerde yükseldiğine şahit olacaksın (çünkü kime ne dediklerini karıştırıyorlar) kimi yabancı öğrenci kontenjanından çocuğu bir yerlere atıp bunu saklamaya çalışacak kimi hiçbir yeri tutmayan puana bakıp biz Galatasaray lisesini istiyorduk madem o olmadı hiçbiri olmasın dedik diyecek… Bir sınavın peşinden insanların ne tuhaf hallere girdiğini hayretle izleyeceksin. Senin çocuğun iyi bir okul kazandı diyelim bir “aferin” diyemeyenleri göreceksin. Bir tebrik etmeyi beceremediklerini göreceksin. Bir kenara not edip, görmezden geleceksin.
Tavsiyelerin var mı?
Var sevgili okur. Hayatın bu sınavdan ibaret olmadığını ve bu sınavın ardından da var olmaya devam edeceğimizi unutma. Sonrasında da bu ilişkileri devam ettirmek istiyorsan çok kontrolünü kaybetmemeye, bunun yalnızca bu çocukların gireceği daha pek çok sınavdan biri olduğunu unutmamaya çalış. Bu daha lise sınavı. Yani oyunun başı. Daha baştan suyu çıkanları aklında tut çünkü bu insanlar gelecekte daha da çamurlaşacak demektir bu. Sen kendin ol. Arkadaşlarına destek ol. Tebrik etmeyi, güzel sözler söylemeyi ihmal etme. Sportmen ol, iyi insan ol. Hangi okula girerse girsin hepsini tebrik et, takdir et, başarılarının devamını dile. Sana en büyük tavsiyem bu saçma dönemde kendin kalmayı başarabilmen ve arkadaşlarının çocukları için de sevinmeyi unutmaman olabilir. Bunların hepsi küçük çocuklar, ilk defa kendileri için bir şeyler yapmaya çalışıyorlar, elbette daha iyi yapanı da olacak biraz ayağı takılanı da… Çocuklar daha… Daha önlerinde uzun bir zaman var.
Yetişkin olan, onlara rol modeli olacak olan, onlara yol-yordam öğretecek olan biziz.
O girecekleri okullardan önce bizden gördükleri gibi olacaklarını unutma…
Sana baktığında ne görüyorsa bu dönemde, o da öyle olacak.
Umarım güzel bir şey görür…
Herkese güzel bir hafta dilerim.