SEÇİM
Seçim geliyor sevgili okur, hazır mısın? Gerçi hazır olup da ne yapacaksın? Şu aşamada en fazla gidip bir oyumuz var, onu vereceğiz. Biz burada sandık bekleme olaylarına da girmiştik Sarhan’la zamanında, açık konuşayım, Bahçeşehir’de gerek kalmıyor pek (şimdiye dek öyleydi yani). Bahçeşehir’in götürülüp bambaşka bir muhitte olan Başakşehir’e bağlanma sebebi de bu zaten. Buradaki kitle belli. Gerçi şimdi artan Arap nüfusu düşünüyorum da… Yani neredeyse yarı yarıyayız, kaçı vatandaş acaba? Tatil falan planlamadın değil mi sevgili okur? Gidip oyunu vereceksin mutlaka. Sonuç ne olursa olsun, biz üstümüze düşeni yapalım da mutlaka, sonra bekleyip göreceğiz olaylar nasıl gelişecek.
Politik bir yazı yazıp seni yormak istemiyorum ama ilginç bir durum var, bir söylem var son zamanlarda. Muharrem İnce’ye gençler oy verecek gibi bir durum… Nevşin diyor ki tamamen sosyal medyada yaratılan trol algısı bu. Anketlere bakıyorum ben, Nevşin Mengü haklı. Tayyip Erdoğan Muharrem İnce’den çok oy alıyor. Ki doğaldır bu herhalde. Ne yalan söyleyeyim çok ihtimal vermiyorum İnce’nin oy almasına. Çünkü bir insanın Muharrem İnceden yediğimiz kazığı unutması için, o kazık yenirken 4 yaşıda falan olması gerekiyor, o zamanda henüz oy verme yaşı gelmedi demektir. Arkadaşlar, insanların sabaha karşı 03:00-04:00 gibi çuvalların üstüne oturmuş, avukatlar üstlerinde cüppeleri YSK’nın önünde, insanlar seçim bürolarının kapısında Muharrem İnce’nin bir sözünü bekliyor ve adam yok ortada hatırlıyoruz bunu değil mi? Allah’tan telefonunu bir yerde bırakıp gitmemiş de İsmail Küçükkaya’ya Whatsapp’tan meşhur ‘adam kazandı’ mesajını çekti de hayatta olduğunu öğrendik. İnsanlar daha sayılmamış oylar var diye oy çuvallarına yapışmış şekilde kala kaldılar öyle. Böyle bir rezillik. Bunu hatırlamamak mümkün mü? Unutmak ya da? Olur şey değil.
Ben? Ben her zamanki gibi, demokrasi, özgürlük, adalet, laiklik ve Atatürk İlke ve Inklaplarından taviz vermeyeceğim. Çağdaş ve laik her Türkiyeli kadın ne yapmalı ise onu yapacağım. Senden de beklentim bu sevgili okur. Önce kendine saygı duymanı ve ona göre oy kullanmanı diliyorum. Ve sana oy kullanma hakkını kimin verdiğini de unutmamanı.
ÜSKÜDAR AMERİKAN, NAZİ SELAMI, ÇOCUK YETİŞTİRME
Bu hafta gördüm Üsküdar Amerikan ve Yahudi Lisesi arasında maç oluyor ve Üsküdar Amerikan’daki çocuklar (okul bir çocuk, haber tüm takım diyor) Nazi selamı veriyor. Vay arkadaş yani bir çocuk düşün ne ailesi, ne akrabaları, ne okulu, ne arkadaş çevresi bir şey öğretememiş. Çok yazık. Ben böyle durumlarda ailenin de ceza alması gerektiği tarafındayım. Evet, çocuklar o kadar da anne baba lafı dinlemiyorlar, sen ne öğretmeye çalışırsan çalış bir dönem kafalarının doğrusuna gidiyorlar ama…
Kocaman bir ama….
Bir çocuk, bugün, bu devirde, bu yaşta yahudi arkadaşına nazi selamı yapıyorsa, sokak hayvanlarına zarar veriyorsa, kız arkadaşını dövüyorsa, kız kaçırıyorsa ailenin de çocukla birlikte mutlaka bir ceza alması lazım. Yani doğurup doğurup sokağa salmak da, doğurup doğurup paralı okula yazdırmak da çözüm değil. Çocuk yetiştirmek üzerinde çok uğraşılması gereken bir iş ve buna zamanı olamayan da yapmasın bir zahmet. Ha, büyük sözüme tövbe, sen elinden geleni yaparsın yine bir kötülük yaşanır, o zaman da çıkarsın aslanlar gibi dersin ki, özür dilerim, ben çok çabaladım ama işe yaramamış, benimki bu kadar olmuş, bizi affedin. Hatanı sahiplenirsin. Ne var bunda, çocuk bunlar demezsin. Diyorsa, o zaman balık baştan kokmuş demektir, herkes ceza almalı. Farkındaysan Üsküdar Amerikan Lisesinde bu nasıl olur falan olayına hiç girmedim. Robert Kolej olsa belki derdim. Değil. Gördüğünüz gibi…
AİLE
Annenizi, babanızı, teyzenizi, dayınızı, amcanızı, halanızı… Saymayayım şimdi Türkçemizde akraba ismi çok. Kiminiz varsa artık, sizi seven, size yakın aile büyüklerini, hoş tut sevgili okur. Bak biz kaç yaşına geldik. Ben inanamıyorum geçen yıllara. Bir de ne depremi, ne seli biten bir coğrafya. Coğrafya’ya da laf etmek istemiyorum, bu topraklar için can veren şehitlerimizin kemikleri sızlar. Bence dünyanın en güzel coğrafyası, içinde insan olmasa… Deprem de, sel de, hortum da, her türlü felaket Amerika’da, Japonya’da alasıyla oluyor. Kat be kat. Bu hale gelmiyor ama işler sevgili okur. Neyse diyeceğim o değil. Hayat ne getirecek ne götürecek bilmiyoruz. O yüzden sevdiklerini, seni sevenleri kırmadan incitmeden, hoş tutarak yaşamaya çalışmak lazım. Hepimizin yorgun, tatsız, keyifsiz, aksi zamanları olabilir, oluyor, vardır ana mutlaka aile büyüklerimize bir telefon, bir güler yüz kadar zaman ayıralım. Ve elbette hepsine değil, benim konuşmadığım aile büyüğüm var mesela. Benim aile büyüğüm diyemem, bir takım aile büyükleri ama benden değil, benim değil onlar. Benim olanlar da benim canımdır, hepsini ayrı severim. Sen de sev seni seveni canım okur. Güzel annem de, canım teyzem de, bitanecik halam de, dört elle sarıl. Sevgi vermeden alınamıyor unutma.
SOKAK HAYVANLARI
Bu ülkenin hem şanslı hem şanssız canları, sokak hayvanları. Bize emanetler. Biz! başkası yok, biz varız. Biz varsak dövülmeden, kesilmeden, tecavüze uğramadan yaşayabilecekler. Biz bakıp, koruyup kollayacağız. Bizde bu iş. Bunu kabul et, bununla yüzleş, kimseden bekleme. Biz yapacağız. Biz bakacağız. Biz koruyacağız. Biz besleyeceğiz. Bitti, bu kadar. Bunu da unutma lütfen sevgili okur. Sen yoksan, ben yoksam zaten kimse kalmadı demektir.
Sağlıklı ve güzel bir hafta dilerim. Hatırlaman ve hatırlanman dileğiyle.
Not: Yazılarımla yeni tanışanlar için bu not (bu notu zaman zaman ekliyorum araya mecburen). Ben yazılarımı konuşma diliyle yazıyorum. Bu çok uzun yıllardır bu şekilde. Newsweek Türkiye’de köşe yazıyordum orada da böyleydi, Hürriyet’te yazıyordum orada da böyleydi, hep böyle oldu. Bu yeni bir durum değil siz benim yazılarımı yeni okumaya başladınız sadece. Bu sebeple “yapıcam değil yapacağım” diye bana düzeltme göndermekle uğraşmayınız, o benim için yaklaşık 18 senedir “yapıcam”.
DÜZENLİ OLARAK KÖŞE YAZILARIMI TAKİP EDEBİLMEK VE YAZI ARŞİVİM İÇİN:
www.mehtaperelarsivyazilari.wordpress.com
Bu adreslere de eliniz alışsın, favorilerinize kaydedin hatta, siteler çöküyor, server’lar kapanıyor, yazılımlara bug giriyor, sonuçta internette yazdığımızdan adresler kapanabiliyor. Sonra aramayın nerde bu kadın diye, ben her pazartesi üstteki üç mehtap’lı adreste yazılarımı güncelliyorum)