Rahatlıktan ne anlıyoruz?
Selam sevgili okur. Bu ara sıklıkla seyahat ettiğimden ilgimi çeken bir konuya değinmek istedim izninle. Gel mevzuyu tüm ihtimallerle inceleyelim.
Bir değişik anne/aile modeli türemiş durumda. Bunlar hiç bir surette çocuklarına müdahale etmiyorlar. Çocuklar istediği gibi deliriyor ve bu aileler o çocukları hiç tanımıyormuş, konunun onlarla hiç alakası yokmuş gibi davranıyorlar. Çok enteresan…
Misal, biz oğlumuz küçükken bir seyahate çıkacağımız zaman ben ciddi hazırlık yapardım. Bir çanta sadece bu işe ayrılırdı. Hikaye kitapları, boyama kitapları, küçük kart oyunları, oyun hamurları, minik oyuncaklar, arabalar, ipler artık ne varsa, o yaş grubuna ne oluyorsa… Bunlar sırayla çıkar, tüm yolculuk boyunca çocukla “kaliteli” zaman geçirilirdi. Yani ne çocuk zebil olurdu ne bizimle aynı uçakta, gemide bulunmak zorunda olanlar…
Şimdi bakıyorum, çığlık çığlığa bağıran, amaçsızca etrafta koşan, ağlayan çocuklar. Bu çocukların anne ve babaları hiç bir şey yapmadan duruyorlar. Oralı değil, oysa çocuk atmış kendini yere danalar gibi böğürüyor. Bu rahatlık değil adını koyalım. Bu bencillik. Çünkü en öncelikle çocuk rahat değil, ciddi strese girmiş durumda. O seyahatteki diğer hiç kimse rahat değil, yüzlerdeki ifadeden gayet net anlaşılıyor, bir tek bu çocuğun ailesi rahat, telefona bakıyorlar öyle. Yani ne sümüğünü içine çeke çeke ağlayan çocuğundan ne de tam yanlarında kendini öldürmek üzere diğer insanlardan rahatsız olmadan telefondan şeker patlatıyorsa bir insan, bunu psikiyatrlar bana bi açıklasın.
Sarhan’a dedim ki “acaba yaşlanıyor muyum, kafam mı kaldırmıyor çocuk sesini, çocuklara karşı toleransım mı azalıyor, rahat mı etmek istiyorum artık”… Elbette! Bunların hepsi söz konusu illaki ve gayet de doğal öyle değil mi? Yaşım 42, kendi çocuğumu büyüttüm, elbette kafamı dinlemek istiyorum tatile çıktıysam. Tatildeyim ulan! Kafa dinlemeyip de ne yapıcam, tanımadığım insanların çocuklarının çığlıklarıyla niye mutlu olayım? Yalan o! Size aksini söyleyenler, “aaa ben hiç asla rahatsız olmam” falan diyenler (varsa eğer) yalan. Güvenin bana!
Fakat konu sadece bu değil, benim çocuğum böyler yapmadı çünkü ben asla buna fırsat vermedim. Yani demek ki konu sadece benim kafamın kaldırmaması değil. Ben kendi hayatımda da “yesin sümüğünü vitamindir” tadında bir anne olmadım, hayır! Oğlum da hiç bir zaman kendini yerlere atıp böğüre böğüre ağlamadı.
Geçen gün Starbucks’da kendime bir onbeş dakika ayırdım. Buzlu kahvemi aldım, içerde rahat bir koltuk bulup kendimi attım. Sadece onbeş dakika burada durucam, kafa bir toplanacak ve kaldığım yerden devam edicem hayata. Derken 4 küçük çocuk içeri daldı ve saklambaç oynamaya karar verdiler. Onu da geçtim benim koltuğumun arkasına saklanıyorlar, yanlışlıkla çantamı devirip, koltuğu tutarken saçımı çekiyorlar… Anneleri dışarda sigara içiyor, bunların başına bir abla eklemişler, abla (ekmek parası) hiç ellemiyor. Yani çocuklar orda üstüme çıkıp s*çsa “hop diyecek kimse yok abla ve anneler dahil.
Bu ne arkadaşlar? Sosyal alanlarda bu kadar, bu derece coşmadan olmuyor mu? Hepimiz çocuk büyüttük, biz de anneyiz, bizim çocuklarımız da küçüktü, biz de onlarla bir yerlere gittik. Ama ben Atahan’ın herhangi bir cafe’de kahve sehpasının üstüne çıkıp atlayıp, çıkıp atlayıp, çıkıp atlayıp böyle bir oyun oynadığını hatırlamıyorum. Her şey bir yana bu çocuklara sosyal hayatta nasıl davranmaları gerektiğini öğretmek gerektiğini düşünmüyor musunuz cidden?
Misal ağız açık yemek yenmez, sehpanın üstüne çıkılmaz, sinemada kısık sesle konuşulur falan… Bunları siz anlatmaz ve uygulatmazsanız nasıl olacak?
Anne ve aile yapısında çok ciddi değişiklikler gözlemlediğim doğrudur. Ha, bu ne kadar iyi ne kadar doğru herkesin kendi görüşü ama bir değişiklik olduğu net. Benim kişisel görüşüm bu “rahat” tutumun rahatlık değil bencillik olduğu yönünde. Bir çocuğu yetiştirmek kolay bir şey değil ve bununla uğraşmamak işin kolayı elbette.
Sadece tek bir şey söyleyeceğim.
Herkese açık, toplu kullanım alanlarında evinizin salonundan bir tık daha kontrollü olmanız çok da fena bir fikir olmayabilir.
Bunu bir düşünün derim…
Şimdiden mutlu bayramlar, mutlu tatiller…