Oğlum büyümüş
Sonrası:
Atahan: Ben de gidiyorum hiç anlamam
Ben: Yok öyle bir şey
Atahan: Gidiyorum, bütün arkadaşlarım gidiyor ben de gidicem!
Ben: Babanla konuş
Atahan: Kayak kampına da yollamadınız, buna gidicem, aksine ikna edemezsiniz anne
Ben: Oğlum, canım, bitanem….. İki gece üç gün… İzmir’de…. Başınızda sadece tek öğretmen gerisi içerdeki, başka, tanımadığınız hocalar….. Başka okullardan başka çocuklarla yatakhanede, ranzada….. “gidicem gidicem” dediğin bu yani
Atahan: Ne var? Nolucak ki?
Hayatta bazı anlar var sevgili okur. Olabilecek en kötü her şeyin aklından geçtiği ama çocuğunun özgüvenini kırmamak için hepsinin üzerini çizdiğin garip, eciş bücüş anlar var. Aklından Yatakhane?? Duş??? Takım lideri??? Başka çocuklar????” diye geçerken gözünün içine bakıp “nolucak ki?” diyen çocuğuna bakıp;
Ben: Başka kimler gidiyor?
Atahan: Bütün arkadaşlarım gidiyor
Ben: Babanla bir konuşalım akşam
Atahan: Annecim n’olursun
Ben: Tamam
Atahan: Aslan annem benim!!!!!
Ben: E***eşek
Ve o gün geldi çattı sevgili okur. Oğlumun benden, bizden hariç geziye gideceği o sabah geldi çattı.
Yaklaşık 50 kere: “Atahan bak paran bu gözde, nüfus cüzdanın burada, cep telefonu burada, şarj burada” dedim.
Yaklaşık milyon kere: “Duş yapmaya gerek yok, topu topu iki gün yıkanmasan bişi olmaz. Tuvalete yalnız gitme, arkadaşlarınla beraber gidin, tuvalette mutlaka kapıyı kilitle, birbirinizi bekleyin, tuvaletlerde birbirinizi yalnız bırakmayın dedim.
Aynı şeyleri yaklaşık on kere de havaalanında sınıf arkadaşlarına söyledim ve oğlanlardan biri “abi ne var bu tuvaletlerde bütün anneler aynı şeyi söylüyor” dedi diğeri de “deli oğlum anneler” dedi.
Başlarında gidecek öğretmene telefonda ayrı, okula gidip yüz yüze ayrı, havaalanında ayrı “oğlumu kaybetmeden sağ salim götürüp getirin” dedim.
Yani oğlum daha dokuz buçuk yaşında ve bu ilk şehir dışı yalnız faaliyeti…
Ölüyodum sevgili okur…..
O kadar psikopata bağladım ki hatta, twitterda falan bile oğlum gitti yazamadım kaçırmaya kalkan olur, seven var sevmeyen var beni diye düşündüm….. O boyutta strese girdim.
Ve oğlum gitti.
Ve ben eve geldim.
Sabah üzerinden çıkardığı fanilayı aldım, kokladım. Allahım ağla ağla ağla…….
Fanilayı aldım yastığımın üzerine koydum.
Bir gün önce basket oynarken giyip çıkardığı çoraplar yerde, aldım kokladım, “ooohhh leş” dedim. Ağla ağla ağla…..
Yavrum arıyor telefon konuşmalarımız şöyle;
Atahan: Anne
Ben: Oğlum; yavrum, canım
Atahan: Anne naber?
Ben: Ben iyiyim senden naber?
Atahan: Anne çoooooooookkkkkkkkkkk eğleniyoruz, yemekler süper, inanılmaz eğleniyoruz anne, burası süper
(Arkadan arkadaşının sesi geliyor) “Oğlum baklava bile var desene, baklava var abiiiiiiiii!!!!!”
Atahan: Anne baklava bile var, pota var basket oynuyoruz. Anne anne! Bugün mekik kaldırdık anne inanamazsın! Anne Satürn’ü gördük!
Ben: Ay çok sevindim bitanem, aferin, gurur duyuyorum seninle
Atahan: Anne şarjım bitiyor, onu haber vermek için aradım, bana ulaşamazsan merak etme
Ben: Şarja taksana oğlum telefonunu
Atahan: Anne beni şimdi bunlarla uğraştırma, yerçekimsiz ortama gidicez şimdi
Ben: ……. peki….. beni ara ama tamam mı……… oğlum…….. eğlenmene bak bitanem…… çok seviyorum seni………. kendine dikkat et
Atahan: Tamam anne sen de kendine dikkat et, beni merak etme çok iyiyim, burası süper, hadi görüşürüz
Ben: Öpüyorum bitanem, canım, görüşürüz aşkım benim
Atahan: çtonk!
Oğlum döndü.
Biraz büyümüş gibi mi ne?
Çok eğlenmişler, bayılmışlar, seneye yine gidecekmiş.
Bu yaz koçuyla ve takım arkadaşlarıyla basketbol kampına da gidecekmiş.
“Kamp olayını sevmiş”
Oğlum büyüyor….
Alışmam ve tanışmam gereken yeni bir döneme giriyorum.
Çok acayip sevgili okur çok….