Aslında ben sırasını savan tarafta olduğumdan bu sene LGS adı verilen (böyle isim değiştirince yokmuş gibi oldu galiba) sınava dair yazı yazmayacaktım ama çok ısrar geldi. Hem fikirlerimin yarısına çok kızıp hem de ne düşündüğümü merak etmek de ayrı enteresan ama madem sordunuz, böyle parça parça paragraflar halinde yazayım.
Öncelikle sınav yok diye sevinen arkadaşlara seslenmek istiyorum. Size ‘sınav olmaması mümkün olamaz çünkü okulların kontenjanları belli, boya posa göre mi çocuk alacaklar’ diye sorduğumda böyle bi mel mel bakıyordunuz. Ne oldu? Güzel oldu mu olmayan sınav? Olmadı mı?
Üzgünüm ama “ben demiştim” demenin tadını çıkarmayacaksak baştan “demenin” ne anlamı var? Ülkenin geri kalan yarısıyla birlikte ölü taklidi yapmayıp fikrimizi söylüyoruz madem haklı çıkınca da başınıza kakacağız elbet.
Gelelim konumuza; sınav daha olmadan “çok zor çok zor” diye söylenmeye başlayan sevgili ailelerimiz sanırım örnek sorulara bakarak girilmemiş sınavın çok zor olacağına dair sızlanmaya başlamışlardı ki, çocuklar sınava girdi ve sayısal sorular (fen ve matematik) zor bulundu ve herkes anlaşılmaz bir şekilde şok oldu. Neden şok olundu bilinmiyor çünkü daha sınava girmeden zor deniyordu ve evet zormuş madem. Şaşkınlık neden? Bunu geçelim.
Bu sene LGS’ye giren çocukların ailelerinin şunu anlaması lazım. 17bin birinci olunca daha kolay olmuyor. Soruların kolay olması işleri daha da içinden çıkılmaz hale getiriyor. Çocukların yaşı küçük olandan sıralamaya başladılar geçen sene. 1000 alanlar birbirini kırdı.Tabii ki bir sınavda 4-5 yanlış yapılacak ve bu çocuklar da iyi okullara girecek. Normali bu.
Okullar puanlarını ayarlar merak etmeyin. Bakın, okulların kendi çizgileri var, mesela Robert Kolej sınav sonucuna göre şu yüzdelik dilimde öğrenci alıyor, Saint Joseph bu yüzdelik dilimde, Alman şu yüzdelik dilimde öğrenci alıyor. Bu değişmez. Bu çocukların tamamı en az on yanlış da yapsa bu okullar yine aynı yüzdelik dilimlerde öğrenci alacak bu yüzdelik dilim o yılın ortalamasına göre belli olacak.
Meali; en az yanlış yapan 4 yanlış yaptıysa Robert “ben full alıyorum” demeyecek 4 yanlış yapanı alacak. Anlatabiliyor muyum?
Bir soruyu bir çocuk doğru yapıp diğeri yapamadıysa ve yapan yapamayanın önüne geçiyorsa bu adil bir şey. İkisi de yaptıysa ve ikisinin de okul puanı yüksekse yaşı küçük olanın öne geçmesi başka bir şey. İnanın daha adil değil. Sırf bir ay önce doğdu diye o giriyor sizinki yedekte kalıyor bunu isteyeceğinizi hiç sanmıyorum.
Bu kadar kolay sözel sorup sayısalda ayırıcı olalım diye 4-5 soruya abanmışlar ama 20 yanlış yapan çocuk zaten ya çalışmamış ya da sınav vardı yoktu muhabbeti yüzünden kopmuş olaydan ya strese girmiş konsantre olamamış, ya işin ucunu salmış. O kadar da 20 yanlışlık da bir şey yoktu.
Hiçbir sınavın ardından sorular beğenilmez, konular eleştirilir, sorular çalındı denir, kazanımlarda yoktu denir, efendime söyleyeyim belli sorulara itiraz edilir, hemen özel ders hocaları devreye girer sorularda hata bulmaya başlar, change.org’da kampanyalar açılır. Bunlar her yıl yaşanan klasikler.
Biraz da çocuklarınızı gereksiz yere oyalayıp sizden dünyanın parasını alan okullar ve özel hocalarla konuşun. Bi sorun onlara bunca zaman vardı ellerinde hiç mi bu uzun sorulardan çözdürmediler bu çocuklara?
Siz o kadar parayı çocuklarınız onca zamanı verdiniz. Hiç bakmamışlar mı bunlara, hiç mi kazık soru çözdürmemişler, hiç mi uzun soruları nasıl bir yöntemle çözeceklerini anlatmamışlar? Hala size gazı verip kenara çekiliyorlar, onların hiç suçu yok mu?
Neymiş Türkçeyi full yapmış matematiği yapamamış. E gayet doğal. Hepsi hepsini yapsalar nasıl sığacaklar 140 çocuk alan okula hep beraber? Yapan da olacak yapamayan da olacak doğal olarak. Herkes full yapacak herkes Robert’e girecek? Nasıl olacak o?
Siz şu yıllığı 80bin lira verdiğiniz hani o “sınav odaklı” okullarınıza sorun. Deyin ki kardeşim bu çocuk 2 yıldır bu okulda hafta sonu dahil etüdde, her akşam etüdde. Bilmemkaç soru çözdük diye anlatıyorsunuz. Ne oldu şimdi diye bi sorun.
Soru ne kadar uzun da olsa yılda seksenbin alan okul o sorudan da çözdürmüş olacak! Saati 400 liralık özel hoca bu sorulardan da çözdürmüş olacak! Çarpım tablosu çıkmayacaktı dimi sınavda herhalde?
Bakın yanlış olan ne ben size anlatayım.
Okulların biz sınav odaklıyız deyip, ailelerden dünyanın parasını alıp, sadece belli çocuklar üzerine çalışıp-oynaması yanlış.
Özel hocaların ailelere süper zeka çocukları varmış kesin full yapacakmış gibi gaz vermesi yanlış.
Özel okulların sürekli şişirilmiş notlar verip aileleri ve çocukları gerçek olmayan bir başarı zincirine alıştırması yanlış. Realite böyle karabasan gibi çöküyor işte.
Tamamen ezbere dayalı bir sistemde biraz kutunun dışında soru gördü mü bocalayan ve başarısız olan çocuklar yetiştiren eğitim sistemi komple yanlış.
Çocukları düşünmeye değil, şıklardan gitmeye mecbur bırakan milli eğitim politikaları yanlış.
Bizim zamanımıza kıyasla kuşa dönmüş eğitim müfredatında dahi başarısızlık yaşayan çocuklar varsa her şey komple yanlış. Müfredat ne ki? Ne öğreniyorlar da aman yarabbi iki sene boyunca gece gündüz çalışıp hazırlanıp yine çözemiyorlar?
Çocukların kendi okullarında değil başla okullarda sınava girmesi yanlış.
İki sınav değil tek sınav olması yanlış.
Soruların zorluk seviyesini ve zor soruları dağıtmaktansa Türkçeyi kolay yapalım matematiği gömelim sistemi yanlış.
Çocukların sınav yok çünkü öyle diye gevşetilip sonra sınava tabii tutulması yanlış.
Çocukların sınava hazırlanmaya başladıklarında ne zaman sınava gireceklerini, kaç sınava gireceklerini ve cidden sınava girip girmeyeceklerini bilmemesi yanlış.
Muhtemelen aranızda bana kızanlar vardır ama üzerinden biraz zaman geçsin, bir daha okuyun (acınız hafifleyince) haklı olduğumu göreceksiniz. Şu an herkesin canı burnundayken duymak istemediğiniz şeyleri söylüyor olmak elbette beni antipatik yapacak ama benim işimin cilvesi de bu.
Devlet okulları konusunda;
Devlet okulunda okuyan ve bir devlet okuluna girmeyi planlayan çocuklar için diyebileceğim bir şey yok ne yazık ki. Devlet okulları çocukların eğitimi için neyi ne kadar yapıyor bilmiyorum ve sınavla girilen devlet liselerinin de bizim zamanımızdaki gibi olmadıklarını, o işlerin çok değiştiğini bildiğimden o taraflarda ne yaşanıyor bir yorum yapamıyorum. Bu hususta tek diyebileceğim, dışarıdan destek almadan, normal bir devlet okulunun ortaokulunda okuyup sonra İstanbul Erkek Lisesine girmek çok realistik değil gibi. Bilemem tabii.
Velilere not; Aslında Dame de Sion’a giriyordu ama biz VEK kolejine karar verdik olayına hiç girmeyin, onu kimse yemiyor. Neyse ne, bu daha lise…
Çocuklara not:
Çocuklar bu sınav sizin yeteneklerinize, zekanıza, aklınıza, fikrinize dair bir sınav değil. Bu sizin okullarda girdiğiniz konuya dayalı müfredat sınavlarından biri. Bu sınavlar sizin kim olduğunuzu ve kim olabileceğinizi söylemiyor. Onu siz söyleyeceksiniz. Kim olduğunuza sizden başka kimse karar veremez. Siz hangi okulda okursanız okuyun, hangi sınava girerseniz, hangi şehirde olup, hangi bölümü bitirirseniz bitirin, kim olduğunuz size bağlı. Siz dürüst olun. Adil olun. Merhametli olun. Esas önemli olan iyi insan olmak. Bu sınav hayat boyu gireceğiniz daha pek çok sınavdan yalnızca bir tanesi. Daha yeni başlıyor yani. O yüzden bunu bir tecrübe sayıp kenara koyun ve önünüzdeki maçlara konsantre olun.
Bu sınavda çok başarılı olduğunu bildiğim çocuklar da var. Onlara da şunu söylemek isterim. Her sınav zamanı olduğu gibi kargaşada araya kaynıyorsunuz gibi oluyor ama değil. Tebrikler çocuklar, aferin size.
Uzun oldu ama son bir not düşeyim. Çocuklarınızı spora yönlendirin. Çünkü insan kendisi yarışta tökezlese de kazananı centilmence tebrik etmeyi öyle öğreniyor. Bu önemli bir şey. Tebrik ederim demeyi bilmek lazım.