Kullanışlı bir şekilde delirmek istiyorum sevgili okur. Tamamen kendi menfaatime şekilde delirmek. Var böyle bir delilik modeli ve bende bundan istiyorum.
Akıl sağlığı nasıl bir şey? Akıl hastalığının tersi dimi? Akıl sağlığı yerinde olan ne yapar? Kendi zararına iş yapmaz. Olayları kendi menfaati doğrultusunda yönlendirir. Akıl sağlığını yitirmiş insanlara bakalım. Olmadık saatte pijamalarıyla evden çıkıp bir yerden düşüp ölüyorlar, kakalarıyla duvarları boyuyorlar, adını zor cevaplıyor, yer zaman kavramını algılayamıyor, başına bir felaket geliyor (tecavüz gibi) idrakinde olamıyor. Akıl sağlığı olmayan insan şüpheye mahal bırakmaz şekilde norm dışı oluyor değil mi? Durduğu yerde sallanıyor, olmayan birileriyle konuşuyor. Geneline de baktığınızda görüyorsunuz ki en büyük zararları kendilerine. Kontrol ve denetim altında olmasalar perişan olacaklar. Çünkü yok, kendilerini koruyup kollayacak melekelerden yoksunlar.
Bir delirme daha var ki değişik. Aklı çalışıyor, bir işi var, sosyal yaşamda var oluyor, ne bileyim maça gidiyor, sinemaya gidiyor, okula gidiyor, evleniyor, nişanlanıyor. Baktığın zaman sıkıntı yok. Bir önceki paragrafta anlattığım üzere kendi bokundan kule yapma peşinde değil yani. Ama sor delirmiş. Nasıl bir delirmek ama… Normal normal konuşuyorsunuz mesela ve hem fikir olmuyorsunuz bir konuda, herhangi bir konuda. Kaldırıp öyle bir laf ediyor ki o an o kadar kırıcı olmaya gerek yok. Niye yaptı bunu diyorsun deliymiş ondanmış. Sıkılmış kocadan genç sevgili yapmış deliymiş ondanmış. Yorulmuş artık ev işleriyle ilgilenmeyecekmiş, mesela artık yemek yapmayacakmış çünkü delirmiş. Çocuğa kayınvalide baksınmış çünkü deliymiş o. Araba kullanamıyormuş, kalabalıklara da gelemiyormuş, şoför tutulsunmuş deliymiş. Evde misafir istemiyormuş yorgunluk oluyormuş, işte bunlar hep delirdiğindenmiş. Lafının üstüne laf konulmayacakmış, sözüne söz söylenmeyecekmiş, eleştirilmeyecekmiş çünkü deliymiş ve çok kötü oluyormuş. Ondan bir şey beklenmeyecekmiş. Kendisini yormaz/yoramazmış delilikten. Bir iş takip edemezmiş ama hiçbir iş takip etmese de her işi takip etmiş gibi takdir edip övülecekmiş çünkü deliymiş. Daha kötü olmasınmış.
Ben gençken “ben yapamamcı” kadınlar vardı. Ben yapamam, ben halledemem, ben beceremem, ben çok zorlanıyorum falan diye etrafındaki herkesi köpek gibi çalıştıran acayip “hassas, kırılgan, naif, zarif” böyle karahindiba gibi kadınlar. Bir ara bunlar çoktu. Ben hamileliğimin son ayında köpek gibi çalışıyorum hala, bu hanım mesela, “ampul almaya gidecektim gidemedim ne alacağımı bilemedim kocamı aradım” falan derdi ben oto saniyede lastik değiştirtiyorum o ara karnım burnumda. Ben bunlara kızdım mı da yine önce feministler bana kızardı “kindi cinsine kirşi ni kidir icimisizsin”. Gel zaman git zaman haklılığım ispatlandı. Şimdi de ruh hastalıklarını kendine yontan uyanıklar moda. “Alıp başımı gitmem lazım, çocukla falan uğraşamam şu an deliriorum”. Ne güzel. Ben de bulaşık makinesi boşaltmaktan bi delirebilsem keşke. En sevmediğim iş çünkü. Böyle bi delirsem ve hep kocam boşaltsa makineyi artık. Çok delirsem ve elimi sıcak sudan soğuk suya sokamasam…
Yük atı gibi her şeyi yüklenip, o günkü koşullara göre kendisine vazife olmuş ne varsa, elinden gelen en iyi şekilde yapmaya çalışan kadınların yanında bu yapamamcılar ve sinirlerim bozulurcular çok şeker değiller mi?
Hadi onlar uyanık, bir yerden yürümeye çalışıyorlar, bu arkadaşlara bu kadar prim vermek nedir? Alın kedi falan besleyin bu kadar merhametliyseniz.
Bakın şunu demiyorum; insanlar ya akıllıdır ya delidir arası yoktur. Bu değil dediğim. Elbette insanların psikolojik olarak dara düştüğü, kendini yorgun ve harap hissettiği, daha endişeli veya moralsiz olduğu zamanlar vardır. Hepimizin oldu. Onu demiyorum. Elbette insanın dengesi bozulur, depresyona girer. Bu değil.
Ben delirdim deyip asla kendi aleyhine bir sonuç oluşturmamanın ilginçliğine dikkat çekmek istiyorum. Öyle bir deliriyorsun ki bütün koşullar avantajına dönüyor bir anda. Hiçbir şey için kendini yorman, germen, çalışman, uğraşman gerekmiyor ve kimse de bu konuda söz söyleyemiyor. Şahane bir şey değil mi?
Çok şahane bence.
Ben de istiyorum.
Size de kendine yontabildiğiniz delirmeler yazıyorum iki doz.
Öyle bir delirin mesela kocanız senede üç kez yurtdışına çıkarmazsa sizi, sinirleriniz çok harap olsun.
Gönlünüzce delirebildiğiniz bir hafta dilerim.
***
Not: Yazılarımla yeni tanışanlar için bu not (bu notu zaman zaman ekliyorum araya mecburen). Ben yazılarımı konuşma diliyle yazıyorum. Bu çok uzun yıllardır bu şekilde. Newsweek Türkiye’de köşe yazıyordum orada da böyleydi, Hürriyet’te yazıyordum orada da böyleydi, hep böyle oldu. Bu yeni bir durum değil siz benim yazılarımı yeni okumaya başladınız sadece. Bu sebeple “yapıcam değil yapacağım” diye bana düzeltme göndermekle uğraşmayınız, o benim için yaklaşık 17 senedir “yapıcam”.
DÜZENLİ OLARAK KÖŞE YAZILARIMI TAKİP EDEBİLMEK VE YAZI ARŞİVİM İÇİN:
www.mehtaperelarsivyazilari.wordpress.com
Bu adreslere de eliniz alışsın, favorilerinize kaydedin hatta, siteler çöküyor, server’lar kapanıyor, yazılımlara bug giriyor, sonuçta internette yazdığımızdan adresler kapanabiliyor. Sonra aramayın nerde bu kadın diye, ben her pazartesi üstteki üç mehtap’lı adreste yazılarımı güncelliyorum)