Kırk altı yaşımda neler öğrendim?
Aptallığa dayanamadığımı,
Sakarlığı sevmediğimi,
İyi niyetle dahi olsa, özenmekten de olsa, taklit edilmekten kesin hoşlanmadığımı,
Kendi özel alanımı çok önemsediğimi,
Mesafeli olmayı önemsediğimi,
Önce bana laf taşıyan insandan uzak durmam gerektiğini,
Kimseye güvenemeyeceğimi,
İnsanlardan çok ama çok sıkıldığımı,
Müziği çok sevdiğimi,
Spor yapmadan mutlu olamayacağımı,
Kadından dost çok zor olacağını,
Bir insan için “bu haset, kötü, kıskanç, basit” dediysem asla yanılmayacağımı,
Bir insan için “çok iyi biri” dediğimde yanılabileceğimi,
Hayvanları herkesten çok sevdiğimi,
Sanat olmadan olamayacağını,
Cehaletle savaşamayacağımı,
Sabit fikrin cahillikten kaynaklandığını,
Sevmediğim birini sever gibi yapamadığımı,
Kendini fazla önemseyen insanları önemseyemediğimi,
En büyük yalanların gülümseyerek söylendiğini,
Zaman zaman eski kafalı ve ırkçı olabildiğimi,
Sokak hayvanlarına hiç kıyamadığımı,
Tahammül etmek istemediğim şeye tahammül etmek zorunda olmadığımı,
Huzur ve sağlığın en önemli şey olduğunu,
Sağlıklı ve temiz beslenmenin önemini,
Ailem dışında kimse için kendimi riske atmama gerek olmadığını,
Sosyal medyanın inanılmaz bir vakit kaybı olduğunu,
Eskisi gibi hamur işi yiyemeyeceğim gerçeğini,
Kindar olduğumu,
Hayatıma az insan taşımanın kafamı rahat tuttuğunu,
Titiz ve takıntılı bir tarafım olduğunu,
Hayvanlarla konuştuğunda cevap verdiklerini
Bu yaşımda öğrendim. Liste daha uzar gider ama ben uzatmak istemedim. Çünkü uzatmamak gerektiğini de öğrendim. Öğreniyor insan, yaşadıkça öğrenme sürüyor. Bir şeyler okuyoruz, bir yere gidiyoruz, bir şeye başlıyoruz… Hiçbir şey olmasa bir insan tanıyoruz ve yepyeni şeyler öğreniyoruz.
Daha kolay sıkılıyorum ben artık. Yaşla tahammüllerin illa artmayabileceğini, aksine azalabileceğini de öğrendim.
Sonbahar uzadı, güzel geçiyor günler. Uzun uzun yürüyün, etrafınızı izleyin, düşen yapraklara bakın, kıvrılmış uyuyan kedilere mama bırakın, yanınıza yanaşan bir köpeğin başını sevin.
Güzel bir meyve tabağı hazırlayın, akşam uzun zamandır izlemek istediğiniz o filmi izleyin. Telefonunuzu kapatın ya da sessize alın. Kimsenin keyfinizi bölmesine izin vermeyin.
Yeni tanıştığınız ve pek sevdiğiniz kendinizi güzel bir kucaklayın, kafanızı dinleyin.
Umarım ki hayat sizi kucaklayabileceğiniz birine çevirmiştir.
Dilerim yaş elliye giderken dönüştüğünüz sizden memnun kalabilmişsinizdir.
Gönlünüze göre bir hafta dilerim.
XXX
Not: Yazılarımla yeni tanışanlar için bu not (bu notu zaman zaman ekliyorum araya mecburen). Ben yazılarımı konuşma diliyle yazıyorum. Bu çok uzun yıllardır bu şekilde. Newsweek Türkiye’de köşe yazıyordum orada da böyleydi, Hürriyet’te yazıyordum orada da böyleydi, hep böyle oldu. Bu yeni bir durum değil siz benim yazılarımı yeni okumaya başladınız sadece. Bu sebeple “yapıcam değil yapacağım” diye bana düzeltme göndermekle uğraşmayınız, o benim için yaklaşık 17 senedir “yapıcam”.
DÜZENLİ OLARAK KÖŞE YAZILARIMI TAKİP EDEBİLMEK VE YAZI ARŞİVİM İÇİN:
www.mehtaperelarsivyazilari.wordpress.com
Bu adreslere de eliniz alışsın, favorilerinize kaydedin hatta, siteler çöküyor, server’lar kapanıyor, yazılımlara bug giriyor, sonuçta internette yazdığımızdan adresler kapanabiliyor. Sonra aramayın nerde bu kadın diye, ben her pazartesi üstteki üç mehtap’lı adreste yazılarımı güncelliyorum)