Sevgili okur şahane karlı bir hafta sonu geçiriyoruz burada, İstanbul’da. Başka yerlerde de yağıyordur muhakkak ama biz burada sanki İzmir gibi neredeyse eşofman üstüyle gezdiğimizden bir ara, kar iyi geldi. Anlık da olsa iyi geliyor yani. Eskiden pek severdim kar görüntüsü (kıştan nefret ettiğim ve kışa dair hiçbir şey sevmediğim halde) karlı ağaçlar, buz pateni izlemek, salep içmek şahaneydi ben küçükken.
Şimdi, salep laktoz yüzünden şişiriyor, hem o kadar şeker bünyeye zarar, kar yağdığı zaman sokak hayvanlarını düşündüğüm an bütün huzurum kaçıyor, buz pateni de izleyemiyoruz, sanırım hepimiz kötü yola düşeriz diye o da…
Böyle tatsız tuzsuz bir dünya artık.
Instagram hesabımda çocukluğuma dair görseller biriktirmeye başladım. Ana sayfada, öne çıkanlar denen kısımda. Çocukluğumdan hatırladığım oyuncaklar, eşyalar, dergiler, kırtasiye malzemeleri, yiyecekler. Tombi paketi gördüm mesela, nasıl severdim fıstıklı Tombi. Artık nasıl bir kimsayal yiyorsak ellerimize yapışır boyardı hatta. Gülümseyerek hatırladım gördüklerimi. Sen de bak bir ara, bir sürü tanıdık şey bulacaksın, çok keyifli.
Hiçbir şey eskisi gibi değil artık. Oysa ne güzeldi. Tamam illaki zorlukları, yoksunlukları vardı ama böyle leş değildi. Şimdi çok leş. Çok sıtkım sıyrıldı benim. Sanırım biraz da bu sebeple hayvanlara daha çok düştüm. Hep severdim hayvanları ama hani meşhur deyiş gibi, “insanları tanıdıkça hayvanlara yaklaştım” ben de.
Her şey bir acayip.
Bu soğuk hafta sonunu utube’dan buz pateni izleyerek geçiriyorum ben de. Kendime şahane köpüklü bir de kahve yaptım. Laktozsuz sütü köpürterek. Karın yağmadığı anı kollayıp sitedeki kedilere de mama indirdim. Akşam yemeği için de şahane yumurtalı karnabahar var. Daha ne olsun. Hasta da olmadık henüz.
Hastalık demişken bize grip aşısı çıkmış. Covid değil ama grip aşısı. E nabızda gördüm. Aile hekimimizle konuştum, dedi ki ‘Covid aşısı ile grip aşısını üst üste olmak iyi olmuyor, sert gelebiliyor ama size Covid aşısı sırası gelmesine daha zaman vardır sanıyorum, o yüzden bu grip aşısını olun’. Dedi. Olalım madem. Covid’e ne faydası var diyeceksin, yok. Yalnız biz kolu çift damgalı jenerasyon olduğumuzdan aşı bulduk mu vuruluruz. Öyle. Sen de bir kontrol et e-nabızdan aşı durumunu sevgili okur istersen.
Bir de dizi önerisi vereyim sana sinirin bozulsun. The Stand diye bir diziye başladık. Bu pandemiden önce yapılmış bir dizi ama bir izle. Bilmişler valla başımıza gelecekleri. İzlerken böyle bir seğiriyoruz arada. Çok ilginç. Orada olanlardan bir tık eksiğiz yani. Bu virüs biraz daha mutasyona uğrayıp daha da ölümcül hale gelirse oradaki kaosu yaşarız. Olaylar benzer şekilde gelişir. Bir sahne var, adamın yolunu kestiler ve dediler ki yanındaki kadını 15 dakika için sat bana, sana şu kadar para… Adam hayır deyince de peki o zaman demediler tabi, kaç-kovala başladı.
En zor koşullar da dahi kadınlar için daha da zor her şey. Tam diyorsun ki bak herkes ölüyor işte, şartlar eşit ama yine eşit değil. Yine kadın için daha fazla tehdit var.
Berbat bir yer dünya.
Aslında pardon, dünya berbat değil. Dünya nefis bir gezegen. İnsan denen virüs berbat. Dünyanın kanseri biziz aslında.
Ve hani zannedersin bu olanlardan dersler çıkar, olaylar değişir, gelişir falan aksine. Aksine…
Neyse…
Bu hafta da böyle sevgili okur.
Sabırlar dilerim sana. En ihtiyacımız olanlardan sabır. Bir de sağlık.
Gönlünce bir hafta olsun.
XXX
Not: Yazılarımla yeni tanışanlar için bu not (bu notu zaman zaman ekliyorum araya mecburen). Ben yazılarımı konuşma diliyle yazıyorum. Bu çok uzun yıllardır bu şekilde. Newsweek Türkiye’de köşe yazıyordum orada da böyleydi, Hürriyet’te yazıyordum orada da böyleydi, hep böyle oldu. Bu yeni bir durum değil siz benim yazılarımı yeni okumaya başladınız sadece. Bu sebeple “yapıcam değil yapacağım” diye bana düzeltme göndermekle uğraşmayınız, o benim için yaklaşık 17 senedir “yapıcam”.
DÜZENLİ OLARAK KÖŞE YAZILARIMI TAKİP EDEBİLMEK VE YAZI ARŞİVİM İÇİN:
www.mehtaperelarsivyazilari.wordpress.com
Bu adreslere de eliniz alışsın, favorilerinize kaydedin hatta, siteler çöküyor, server’lar kapanıyor, yazılımlara bug giriyor, sonuçta internette yazdığımızdan adresler kapanabiliyor. Sonra aramayın nerde bu kadın diye, ben her pazartesi üstteki üç mehtap’lı adreste yazılarımı güncelliyorum)