Nasıl kışçılar, eğleniyor muyuz?
Yahu nesini seviyorsunuz bu mevsimin hiç anlamıyorum. Sarhan da sever kış, benim işletim sistemim almıyor. Tamam anlık güzel manzara olabiliyor. Hani mesela kar yağarken bir on dakika kadar veya ağaçların üstüne düştüğünde bir beş dakika gibi. Sonrasında yok, ı ıh. Ne sokakta donarak ölmüş hayvan ölüleri görmesi zevkli, ne yıkılan ağaçları görmek keyifli, ne yollarda kalmanın bir romantizmi var. Üzgünüm. Kar, kış, soğuk bildiğin sefillik.
Hele İstanbul’da… Karayollarına ait ana yollar kapandı. Yaşadığımız yer zaten tamamen karlar altında kaldı. Yol açamamak nasıl bir beceriksizliktir artık bu devirde ya. Ne boyutta varoş olmak lazım yol açamamak için. Kar küreme araçları yolu açacak ardından öyle basit basit tuz da değil, bir kimyasal solüsyon var onu döküyorlar kar mar tutmuyor. Şunu yapmakta ne var? Dünya birincisiyiz ya hani.
Bir kere her yerde metro olması lazım. Metro olsa insanlar kar yağacağı gün (normal zamanda da) toplu taşıma kullanır. Olağanüstü kötü hava koşullarında tüm canlılar metro istasyonlarına sığınır. Metro olmaması, sırf aman belediye puan toplamasın diye metro yapım izninin çıkmaması, bütçelerin onaylanmaması…
Ya millet aya gidiyor biz ne saçma şeylerle uğraşıyoruz burada. Bu ne rezillik gerçekten. Neyse bu kış yaşanacak kar istikakımız dolmuştur umarım. Ve barajlar da elbette bu vesileyle.
XXX
Bu ara haberlere bakıyorum, kayıp haberleri vs… Genç kızlar çok erken hatta çocuk deneyecek yaşlarda evlenme derdine düşüyorlar, neden böyle? Evden kaçıyorlar falan. Sonra aileler fellik fellik çocuk arıyor. Eskiden, ben gençken, evlilik yaşı yükseliyordu. İnsanlar gittikçe daha ileri yaşlarda evlilik yapmaya başlamışlardı. Sonra insan kalitesiyle birlikte evlilik yaşı da düşmeye, evden kaçmalar artmaya başladı. Ne oluyor böyle? Kızlar neden böyle garip garip tiplerin peşine takılıp gidiyor. Ve etrafta neden bu kadar “garip tip” var? Bilmiyorum Aile Bakanlığının elinde ne gibi veriler var, eskiden böyle şeyler paylaşılırdı şimdi her şey kapalı kutu ama bu küçücük kızların evlenmesi, evden kaçması, doğum yapması neden artıyor? Ne oluyor yani?
Bir şeyler çok yanlış. Ve bu yanlışı düzeltmek için ne yapılıyor hiçbirimizin bir fikri yok. Neden? Çünkü herkes geçim derdine düşmüş durumda ve haliyle hastanelere doğum yapmak için gelen kadınların kaçı 18 yaşından küçük gibi şeyler öncelik sıralamasında altlara indi.
Oysa her şey birbiriyle çok ilgili.
İnsan kalitesi düştükçe şu başımıza gelen her şey yaşanıyor işte. A’dan Z’ye ne yaşıyorsak gelişmemişlikten. Ne yazık ki böyle. Bu sebeple en ufak birimden gelişme başlamalı. Aileden. Çocuklardan başlayacak gelişme. O yüzden 18 yaşından küçük kızların kaçta kaçı doğum yapmak için hastaneye gitti çok mühim konu ama eksi 8 derecede, kar altında halk ekmek kuyruğunda beklerken dahi “guyruh sığıntı yoh, bunlar hep dışgüclerin oyunu” diyenlerle zor tabii.
Neyse, herkes bildiği gibi yaşıyor işte.
XXX
Ekrem İmamoğlu’na kim kelek yaptı onu merak ediyorum. Kim dedi acaba ses etmeyin ölü taklidi yapın konu kapanacak diye. Çünkü o her kimse kesin Ekrem başkanın iyiliğini istemiyor. Çünkü biz onun ne kadar dışa dönük bir insan olduğunu, sosyal medyayı çok aktif kullandığını biliyoruz. Çıksa deseydi ki (anında) “arkadaşlar ben bana ait her yeri tıkır tıkır açtım. Bana ait tüm taşımalar çalıştı. Bana bağlı olmayan noktalarda da benden yardım istendiğinde ulaştım, gerekeni yaptım. Sokakta kalanları belediyenin koruma noktalarına topladım, insanlara çorba sokak hayvanlarına mama dağıttım, kar yağacağını biliyorduk, ne yapacağımızı planladık, plana göre hareket ettik, sistem de tıkır tıkır işledi. Bu esnada daha önceden planlanmış bir yemek vardı. Bu adam da benim kaynım değil, İngiliz büyükelçisi. Önceden planlanmış bir yemekti, adam karısını almış gelmiş, ben de Dilek ile birlikte gittim, yemek yedik döndük. Bu esnada bir şey de aksamadı. Bu tantana ne? Ben de böyle bir belediye başkanıyım, work hard play hard, bana da alışacaksınız zamanla” dese, kim ne diyecek? Kim ne diyecek? Bazı kitleler (öyle alıştıklarından) sürekli böyle çorapla gezen yer sofrasında sahteden foto veren “başgan” istiyor olabilir. Ben istemiyorum arkadaş. İşini düzgün yapsın sonra gitsin balığını yesin sıkıntı yok. İşini yaptıysa sıkıntı yok. İşini yapmadıysa yumrukla soğan kırmış kime ne? Ne faydası var? 80 cm kar varken metrobüs çalıştı İstanbul’da. Metrobüs bak metro demiyorum. Öyle, dünya şahanesi diye yaptığın havaalanına inemediğin için, kullanılamasın diye yıktığın havaalanına kenarından konmak zorunda kalmaya benzemez. Yani Ekrem Beye kim akıl verdiyse, hiç iyi niyetli bulmadım. Ha bu kendi oyun planıydıysa, yanlış yaptı, dersini almıştır umarım.
XXX
Gelelim şu çok takipçili hesaplara, hadi diyelim siyasi bir şey paylaşmıyorsun, girmiyorsun o topa, okey… Hayvanlarla ilgili neden bir şey paylaşmıyorsun?
Neden şu soğuklarda bir “kaputa vur” bile paylaşmıyorsun? Neden bir tane dahi “bir kap mama bir kap su” demiyorsun? Neden?
Bir canlının kendi dışında bir başka şeye dair hiç ilgisi, alakası, mesuliyet duygusu olmaz mı? Nasıl olabilir böyle bir şey? Bu nasıl bir bencillik?? Nasıl? Bir insan nasıl olur da dışarısı eksi 8 derece olmuşken sosyal medyasında sadece laylaylö der yahu? Nasıl? İnsan nasıl olur da 1 (bir) tek “mama bırakın” veya “kaputa vurun” falan dahi bir şey paylaşmaz? Bu nasıl bir kafa? Bu neyin rahatlığı?
Yahu sen hayatında kendi dışında hiçbir şeye ilgi alaka duymayan, bu kadar boş bir insan mısın? Bu mu? Öyleyse ben seni neden takip ediyorum? İnsan bu kadar kokmaz bulaşmaz nasıl olur yahu? Bu ne işe yaramazlık böyle?
Hadi olan bitenle hiçbir şeyle ilgili söyleyecek bir sözün yok. İlgin yok, yemiyor veya memnunsun ihale akıyor sana, neyse ne. Ama arkadaş insanın hayvanlarla ilgili söyleyeceği bir kelimesi olmaz mı ya? Bu kadar mı?
Pes!
Herkese şunu öneririm ben. Herkese.
Kör Allah’a nasıl bakarsa Allah da köre öyle bakar diye biz söz vardır bilir misiniz?
Sen olaylara dair ne isen, yarın bir gün sen destek beklediğinde de etrafın tavrı tıpkı sen nasıldıysan öyle olur yani. Yani yapmadığını beklemeyeceksin.
Vermeden almak Allah’a mahsus sonuçta.
Hayvanlarla ilgili konularda tahammülüm çok düşük. Çıldıracak gibi oluyorum hatta.
Hani hep dediğim gibi. Herkese yaşattığını yaşadığı bir hafta dilerim. İyilikse iyilik, kötülükse kötülük kayıtsızlıksa kayıtsızlık.
XXX
Not: Yazılarımla yeni tanışanlar için bu not (bu notu zaman zaman ekliyorum araya mecburen). Ben yazılarımı konuşma diliyle yazıyorum. Bu çok uzun yıllardır bu şekilde. Newsweek Türkiye’de köşe yazıyordum orada da böyleydi, Hürriyet’te yazıyordum orada da böyleydi, hep böyle oldu. Bu yeni bir durum değil siz benim yazılarımı yeni okumaya başladınız sadece. Bu sebeple “yapıcam değil yapacağım” diye bana düzeltme göndermekle uğraşmayınız, o benim için yaklaşık 18 senedir “yapıcam”.
DÜZENLİ OLARAK KÖŞE YAZILARIMI TAKİP EDEBİLMEK VE YAZI ARŞİVİM İÇİN:
www.mehtaperelarsivyazilari.wordpress.com
Bu adreslere de eliniz alışsın, favorilerinize kaydedin hatta, siteler çöküyor, server’lar kapanıyor, yazılımlara bug giriyor, sonuçta internette yazdığımızdan adresler kapanabiliyor. Sonra aramayın nerde bu kadın diye, ben her pazartesi üstteki üç mehtap’lı adreste yazılarımı güncelliyorum)