Bazen kafam duruyor benim. Algı sıfırlanıyor, beyin hücrelerim donuyor, özetle salaklıyorum. O anda birisi bir şekilde bana ulaşmaya çalışıyor mesela, bir data sunuyor. Misal bir söz söylüyor ya da bir şey istiyor ama heyhat!
Bilmiyor ki benim tüm algılarım kapanmış, yaşamsal faliyelerim kendini kızağa çekmiş, bakıyorum, okuyorum ve hatta duyuyorum ama proses edemiyorum.
Beni eski tanıyanlar için mesele yok elbette, onlar böyle durumlarda “git bir kahve iç” ya da “biraz uyu uyan öyle konuşalım” diyorlar, biliyorlar ki kısa bir süre sonra kendime geleceğim. Ancak kendime gelebilmem için ya kafein yüklemesi ya da uyku şart.
Eski tanıyanlar ise (yüksek sesle dile getirmeseler de) muhtemelen içlerinden “aaa salak bu” diyorlardır, haklılar da.
Bu yazı ne mi alaka?
Dün gerçekten yoğun bir tempoda çalışıp geç bir saatte eve gitikten sonra yeni yazarlarımızdan dünya tatlısı Barbaros Şansal ile yazışmaya başladık. Yazışma şöyle gelişti;
Barbaros: Napıyorsun nasıl gidiyor?
Ben: İyiyim, süper, siz? Halil gelecek yarın size çekime, bilginiz var değil mi?
Barbaros: İyiyim ben de, sağol. Bu sabah Yemekteyiz’in çekimleri vardı, geç çıktım çekimden. Ve evet, biliyorum.
Ben: Nasıl? Ama yarın Halil size gelecek, çekim vardı? Sabahtan başka çekim varsa nasıl olacak?
Barbaros: Mehtap, BU SABAH Yemekteyiz’in çekimleri VARDI.
Ben: Peki o halde akşama mı alalım Halil’i. Mutlaka gelmesi lazım yarın. Nasıl yapalım?
Barbaros: Aaaa, Mehtap! Okuduğunu anlamıyor musun sen? 🙂 ÇEKİM BU SABAH BİTTİ. HALİL YARIN SABAH GELECEK :)))
Ben: ……. (düşünüyorum)
Barbaros: Ara beni!
Arayıp bir müddet özür diledim. Allahtan yabancı değil 🙂 Sonra da kendi halime güldüm bir süre.
Kafam donuyor bazen benim 🙂
Bendede bol miktarda oluyor 😀