Daha önce ufak şeylerden mutlu olmaya dair yazmış mıydım? Muhtemelen yazmışımdır. Ya burada, ya Hürriyet’te ya Newsweek’te ya da yazdığım bir sürü yerden birinde yazmış, olmadı TV’de konuşmuşumdur… Mutlaka yazıp, çizip, söylemişimdir kesin. Bir işi uzun süre yapınca arada tekrara düşüyorsun illaki. Güzel olan aynı konuyu farklı bakış açılarıyla değerlendiriyor olmamız sanırım. Büyüyoruz ya hani… Büyüyebilenlerimiz yani.
Nasıl bundan on sene önce yazdıklarımla şimdi yazdıklarım çok başka.
Konu aynı da olsa, beş sene önceki gibi değerlendirmiyor olmamız lazım. Çok ana meseleler hariç tabii…
Mesela, çalmayacaksın!
Mesela, hak yemeyeceksin!
Kötülük etmeyeceksin!
İftira atmayacaksın!
Bunlar sabit ama bir de değişenler oluyor ya. Onlar çok şahaneler işte. Ben bende değişenleri keyifle izliyorum. Kendi içimde daha sertten daha ılımlıya geçişime hayranım. Büyükler derdi ‘bu sivrilikler, bu köşeler gençlikten hep’ ve ben de derdim ki ‘ne gençliği otuz beş yaşımdayım’ (misal) ama haklılarmış. On sene önce çok öfkelendiğim şeylere gülüyorum mesela şimdi.
Değişmeyen şey ise ufak şeylerden mutlu olabilmem. Bu devirde bu ziynet gibi…
Ben genç bir kızken bir oje alırdım mesela ve çok sevinirdim. Bir ojeden yarattığım mutluluk, onu sürüp aynada elime bakmak, elimi kotumun üstüne koyup lacivertle uyumuna sevinmek, hele ellerimin rengini daha beyaz gösterdiyse pek memnun olmak…
Bir ojeden çok mutlu olmak vardı bende, hiç değişmedi.
Geçen arkadaşım çağırdı, nasıl da keyfim yok, sırf süte kahve yaptı bana, süt de laktozsuz, içerken ayrı keyif, içtikten sonra şişmediğim için ayrı keyif, bayıldım. Pek hoşuma gitti.
Sonra hafta içi evde yazılarımı yetiştiriyorum, Sarhan aradı;
-Napıyorsun?
-Şu işleri yetiştireyim, yoğun biraz, yoruldum
-Sesin keyifsiz geliyor?
-Kafam dolu biraz ama keyifsiz değilim, aksine çok heyecanlıyım
-Niye hayırdır?
-Şu işlerim bitsin sırf süte kahve yapıcam kendime
-Ve?
-O kadar
-Neye heyecanlısın?
-Sırf süte kahve yapıp içicem…. Ona heves ediyorum şu an, çok keyifli olacak
-Allah iyiliğini versin, iyi hadi, afiyet olsun
Bir bardak kahveden kocaman bir mutluluk yaratabilmek büyük şans. Bir düşün. Bundan mutlu olabilen bir insanı nasıl devirebilirsin? Elindeki süt şişesini alarak mı?
Deviremezsin!
Bir bardak sütten mutlu olmayı başaran insanı kolay kolay indiremezsin sevgili okur.
Oğlumla konuşuyoruz geçenlerde, ben her zamanki gibi ona öğütler veriyorum. ‘Arzularının sonu gelmeyen insanlarla zamanını harcama’ dedim. ‘Bir bak, elindekiyle mutlu olamıyor, hep bir sonraki aksiyonu planlıyorsa hiç oyalanma. Küçük şeylerle mutlu olabilen insanları hayatına al’.
Oğluma çok konuşuyorum ben. Evde sürekli bir Nietchze edasıyla, elimde kahvem, “Böyle söyledi Mehtap” tadında… Çocuk da bıktı valla…
Üstü kaymaklanmış, dumanı üstünde, mis gibi sırf süte kahvemden kocaman bir yudum aldım. Kaymağı sütle beraber geldi, bir güzel yedim. Ellerimde de en sevdiğim siyah ojelerim…
Süt kaymağı, sıcacık bir ev ve siyah ojelerim…
Bundan daha şahane bir an düşünemiyorum.
Hak eden herkese kendisiyle mutlu ömürler dilerim.
**
Not: Yazılarımla yeni tanışanlar için bu not (bu notu zaman zaman ekliyorum araya mecburen). Be yazılarımı konuşma diliyle yazıyorum. Bu çok uzun yıllardır bu şekilde. Ben Newsweek Türkiye’de köşe yazıyordum orada da böyleydi, Hürriyet’te yazıyordum orada da böyleydi, hep böyle oldu. Bu yeni bir durum değil siz benim yazılarımı yeni okumaya başladınız sadece. Bu sebeple “yapıcam değil yapacağım” diye bana düzeltme göndermekle uğraşmayınız, o benim için yaklaşık 17 senedir “yapıcam”.
**
DÜZENLİ OLARAK KÖŞE YAZILARIMI TAKİP EDEBİLMEK VE YAZI ARŞİVİM İÇİN:
www.mehtaperelarsivyazilari.wordpress.com
Bu adreslere de eliniz alışsın, favorilerinize kaydedin hatta, siteler çöküyor, server’lar kapanıyor, yazılımlara bug giriyor, sonuçta internette yazdığımızdan adresler kapanabiliyor. Sonra aramayın nerde bu kadın diye, ben her pazartesi üstteki üç mehtap’lı adreste yazılarımı güncelliyorum)