TAM OLARAK NEYİN “HAZIRLIĞI”???

Merhaba sevgili okur. Sana bu hafta (geçen hafta sözünü verdiğim üzere) düz okulların neye hizmet ettiğini kestiremediğimiz “hazırlık” sınıflarından ve yine yerli sermaye okulların yabancı sermayeyi taklit eden tatillerinden bahsedeceğim.  Kimsenin çoluğunun çocuğunun kalbini kırmak, duygularıyla oynamak, ailelerin inanmak istedikleri pembe yalanları yok etmek, şu ölümlü dünyada satın alınmış küçük mutluluklara istifra etmek gibi bir […]

HELAYA GİDİYOR GİBİYİZ

Hayat çok zorlaştı sevgili okur, böyle olmaması gerekiyordu. Zaman geçtikçe, yaşam döndükçe hayat kolaylaşmalıydı. İleriye doğru gitmeliydik mesela, daha medeni, daha sakin, daha gelişmiş, daha insan olmalıydık. Onun yerine daha aksi, daha tahammülsüz, daha kaba, daha yoz olundu (ya da hiç gelişemedi) çoğu. Bir rahatlama gelmeliydi medeniyetle, yaşla, geçen yıllarla. Bazılarımıza geldi de çoğunluk sopa […]

İTİRAF GİBİ YAZI (görmezsem yoksun)

İtiraf sayfaları vardı eskiden hatırlıyor musun sevgili okur? Ne kadar eskiydi emin değilim ama yıllaaaar yıllar önce gibiydi sanki, saçma sapan itiraf hikayeleri yazıyorlardı, biz de okuyup eğleniyorduk. Çoğunun uyduruk olduğunu bilsek de bazıları çok komik oluyordu çok gülüyorduk: eminim bugün sosyal medyadan takip ettiğimiz bir takım fenomenler ilk acemiliklerini o yazılamalarla atmışlardır.   Bugünkü […]

KUDUZ AŞISI SERÜVENİM

Merhaba sevgili okur, bu hafta sana kuduz aşısı maceramdan ve başıma gelenlerden bahsetmek istiyorum. “Senin aşının bana ne faydası var” diyebilirsin deme sevgili okur, az empati yap, yarın bi gün sen de ısırılırsan buradan okudukların işine yarayacak…   Fazla sosyalleşmekten hoşlanmadığımı, çok kalabalık/insan sevmediğimi, gerekmedikçe, mecbur kalmadıkça kendi konfor alanımın dışına çıkmadığımı artık sağır sultan […]

ASALET SOKAK ADI OLMUŞ

Merhaba sevgili okur. Bu sıcaklarda kendimi üzerime benzin döküp ateşe vermişim gibi hissederken bir köşe yazımla daha karşındayım. Öncelikle geçen hafta yazamadım çünkü tatildeydim. Böyle zamanlarda “yazarınız vitesi boşa aldı, bu hafta tükkan kapalı” yazısı yayınlamak adettendi eskiden ama … Bence yersiz bu işler artık… “Yazı yazamadım” diye yazı yazıp, yazı arşivini şişirmenin alemi yok. […]

İLK KONUMUZ SENSİN SEVGİLİ OKUR

Selamlar sevgili okur, bu hafta seninle kısa kısa birden fazla konudan bahsedelim ne dersin?   İlk konumuz da SENsin Bu son 9. Kadıköy kitap günlerinin de ardından bunu bir kez daha dile getirme ihtiyacı hissettim. İyi ki varsın sevgili okur. Bizi fuarlarda yalnız bırakmayan, okuyan, anlayan, takip eden, farkındalığı yüksek, zehir gibi bir kitle var. […]

KISA KISA ÇOK KONU

Merhaba sevgili okur. Bu sana kısa kısa ve birkaç farklı mevzudan bahsedicem. Yazı uzun ben girizgahı kısa keseyim, hadi başlayalım.   “İLAÇLI??” Öğretmen arkadaşlarımla konuşurken enteresan bir “oluşum”dan haberdar oldum. Bu arkadaşlar, ders verdikleri bazı öğrencilerden bahsederken bazılarından “ilaçlı” diye bahsettiklerini fark ettim. Ne demek olduğunu sorduğumda;   Bazı öğrenciler (hem de ciddi bir çoğunlukta […]

HER KADININ BİR OĞLU OLMALI

  Bu haftaki yazım anneler ve kızları hakkındaki özlü romantik yazılamalar esinlenmem üzerine çıktı sevgili okur. “Her annenin bir kızı olmalı” yazıları var ya… Ben de bir annenin kızı olduğumdan sanırım (böyle bir gerçek var evet) ve bir de kızkardeşim olduğundan ve onun da dünyalar şahanesi bir kızı o yazılar pek duygulandırıyor beni.   İşte […]

SAÇMALIKLAR KİTABI

Gün içinde maruz kaldığım birbirinden çiğ konuşma ve yazışmaları derliyorum. İnsanların kişilik haklarını saklı tutarak ufak düzenlemelerle bir ‘Saçmalıklar Kitabı’ hazırlamayı düşünüyorum. Okuduğunuzda “bunları gerçekten yaşadın mı?”,  “bu diyaloglar gerçek mi?” diyeceğiniz türde. Bazılarının -artık folloş olduklarından- “ne var bunda?” diyeceği, bazılarınızın hayret edeceği bir kitap olacak. Siz “gerçek mi?” diyeceksiniz ben “daha beterleri de […]

İVEDİK MİSİN? OLMA!

İnsanların hayatla olan mücadelesini çoğu zaman anlamsız buluyorum. Çoğu zaman boşa zaman harcıyorlar ve kendilerinin haklı bir mücadele içinde olduğunu düşünüyorlar. Çoğu zaman kendilerini Recep İvedik’in farklı versiyonlarına döndürdüklerinin farkında olmadan…   Recep nasıl bir karakter? Bir ortama girdiğinde o ortama uyum sağlamaya çalışmak yerine ortamı kendine benzetmeye çalışıyor değil mi? En büyük numarası bu. […]