Genç neslin çok şeyini beğenmekle birlikte alışamadığım huyları da var sevgili okur. Teknolojiyle haşır neşir olmalarını, münferit ve bağımsız hissetmelerini, kendilerine çok güvenmelerini, hayatta çok işlerine yarayacağına emin olduğum bencilliklerini, espri anlayışlarını, özgürlüklerini çok beğenmekle birlikte sevimsiz bulduğum şeyleri de var haliyle. Ve eminim onların da bizim jenerasyonda sevimsiz buldukları çok şey vardır ve bunda da sakınca yok tabii ki.
Marka takıntısı olan ve kız-erkek ayırmaksızın böyle bir alışveriş düşkünlüğü içinde olan, ayakkabıyla saatle imaj yapmaya uğraşanları geçelim. Onlar her zaman oluyor, bizim zamanımızda da varlardı, gördük sonlarını. O yüzden bu yazıda tamamen (kendi ölçülerimle) KAYIP kabul ettiklerimden değil (erken yaşta içkiye, sigaraya, nargileye (nargile evet, böyle bi “bedevi” çoluk çocuk kitlesi var) başlayanlar, tembel ve hayta olanlar da buna dahil). Kurtarılabilir olanlardan bahsedicem size.
Teşekkür etmeyi bilmemek becerememek mesela. Çok enteresan değil mi? Bir şıklık, hoşluk yapıyorsun ve karşındaki genç irisi bunu senin zaten yapman gereken bir şey kabul ediyor. Çünkü dünyaya anne baba denen canlısı tarafından öyle hazırlanmış. Herkes ona hizmet etmekle, hayatı kolaylaştırmakla görevli. Böyle bir saçmalık olabilir mi? Oluyor. Çocuklarınız teşekkür etmeyi bilmiyor. Çok zorda kalırlarsa da insan gibi TEŞEKKÜR EDERİM diyemiyorlar ve şöyle diyorlar bakın;
TEŞEKKÜR…
“Teşekkür” NE? Teşekkür ederim? Teşekkürler? Hangisi? Neden tamamlamıyorsun? Neden ediyor gibi yapıp etmiyorsun? Niye kısaltıyor kesiyorsun? Niye adam gibi söylemiyorsun? TEŞEKKÜR EDERİM! Bu! Çok mu zor? Acayip sinir oluyorum böyle şeylere. Yarım yamalak konuşmalara, ifadelere sinir oluyorum.
Bir diğer şey de şu; çocuğunun arkadaşıyla karşılaşıyorsun. Normalde senden 30 yaş küçük ve seninle kan bağı taşımayan bir insan yavrusuyla neden muhatap olasın? Olmazsın dimi? Ama çocuğunun arkadaşı ya da arkadaşının çocuğu diye muhatap oluyorsun.
-Merhaba, nasılsın?
-İyiyim…
Bu. Bu kadar. İyiyim veya İYİ ve nokta. “Siz nasılsınız?” yok. Böyle bir kabalık olabilir mi? Çocuğa demek istiyorum ki böyle zamanlarda,
‘Canım benim senin nasıl olduğun benim hiç umurumda değil aslında. Burada tanışıklıktan ötürü, ananın babanın hatırı kapsamında seninle “small talk” yapıyoruz. Yoksa sen iyi misin değil misin benim gündemimde yok. Dolayısıyla bu “smal talk” kapsamında sen de diyeceksin ki, “İYİYİM TEŞEKKÜR EDERİM, SİZ NASILSINIZ?” ben de iyi olsam da olmasam da sana iyiyim diyeceğim çünkü sen de benim kolesterol seviyemi öğrenmek için sormuyorsun bu soruyu biliyorum. Ben annenlere selam söyleyeceğim ve herkes yoluna devam edecek. Çünkü –nasıl diyeyim- medeni şekilde sosyalleşme kapsamında olması gereken bu. Bunu olsun yapmayı becerebilmemiz gerekiyor artık.
-Nasılsın?
-İyiyim sen nasılsın?
-Ben de iyiyim teşekkürler
-Görüşürüz
-Görüşürüz
Bakın bu ateşin bulunmasından az sonra hayata geçmiş, minimum gelişmişlik-az ilkellik arası hani nasıl desem “kabile seviyesi” sosyalleşme. Yani bu sosyalleşme
-Nasılsın
-İyiyim….
-….. E sen iyiysin tamam gerisini s*tir et…
Şeklinde değil, olmamalı.
Bakın böyle ufak tefek şeyler var. Bu ufak tefek şeyler çok önemli. İşe girerken önemli, kız istemeye giderken önemli, damadın ailesi geldiğinde önemli, başka bir ülkeye gitseniz önemli, önemli bunlar.
Sizin doğru düzgün bir insan mı yoksa odun mu olduğunuza dair şeyler.
Öğretin bunları çocuklarınıza.
Öğretmiyorsunuz, görüyorum ve çirkin bir şey bu.
Bilginiz olsun istedim.
Keyifli haftalar dilerim.