DÜŞÜNEREK

Sevgili okur nasılsın? Gündemi takip ediyor musun? Ben etmiyorum açıkçası sana da önermem çünkü ne faydası var üzüntüden başka? Ve biz artık üzülme yaşını geçtik bence.  Haberleri takip etmediğim için dünyadan bihaber dolaştığımın farkındayım. Ana başlıklar haricinde ne olup bittiğine dair fikrim yok. Olağanüstü bir durum oluyor mesela ve sağır sultandan sonra ben duyuyorum. Maalesef…

İlla bir haber takibi yapacaksan da ben sana YouTube üzerinden Nevşin Mengü’nün kanalını izlemeni tavsiye edeceğim. Bilgili, araştırmacı ve kaliteli habercilik yapıyor Nevşin Mengü. Kendi fikirlerini de paylaştığında her söylediğiyle hemfikir olmayabilirsin, mesela düzensiz göçmenlerle ilgili bazı söylediklerine katılıyor bazılarına hiç katılmıyorum ama haber dinleyecekseniz, ne oluyor diye merak ettiyseniz, en güvenli kaynak yine o.

Bu arada savaşa karşıyım diye de ekleyeyim. İnsanlığın daima ve her koşulda, bir masa etrafında, konuşarak, pazarlıkla, hukukla meselesini çözebilmesini dilerim. Ne yazık ki her zaman hayat dileklerimizi gerçekleştirmiyor.

İnsanlar toptan delirdi tabii. Veli gruplarında falan millet birbirini gırtlaklıyor. Şimdi diyeceksin ki senin çocuğun büyüdü sen hala veli grubu ne alaka? Haklısın sevgili okur ama işte çocuğun başka bir ülkedeyse, o ülkede, o şehirde diğer Türk öğrencilerin anneleriyle yakın temasta duruyorsun. Çünkü dünyanın bin türlü hali var. İş de görüyor, internet hizmetini nereden satın aldınız diyorsun tak tak tak bilgi akıyor. Pimapen bozuldu nasıl yapıcaz diyosun tak tak tak bilgi geliyor. Çocuk hasta onda yoksa sende ilaç var, senin çocuk onun çocuğa antibiyotik veriyor falan. Napıcan? Artık genel gruplarda da deliriyor insanlar. Ben neredeyim, fikrimi kendime mi saklayayım, burası şimdi ne alaka, birileri incinir mi falan… Az kişi kaldık böyle denetimli serbestlikle yaşayan. Çünkü fikrini, herkesin herkese kusabileceği ütopik bir gezegende yaşıyor bazılarımız. Onu gördüm ben. Ben senin inancına istediğim gibi saydırıyorum ve bu benim fikir özgürlüğüm oluyor mesela… Sevgili okur inanmazsın kendimi bir anda elli yaşında kadınlara ‘fikirlerimizi başkalarının fikirlerine hakaret etmeden izah etmeliyiz’ falan derken buldum ki ben yani… Düşün…

O yüzden ben genel olarak en azından benim yazımı okuyup ne düşündüğüme kıymet veren sen sevgili okura, bu vesileyle bir şey söylemek istiyorum.

İnsan her konuda fikir sahibi olmaz ve güzel kardeşim. Gerçekten. İnsanın her konuda fikri olmaz. Bazı konular seni ilgilendirmez mesela. Bazı konular ilgini çekmez, bazı konular sıkar, bazı konuları – inanmazsın- bilmiyor olabilirsin. İlla fikrin varsa da, çiş gibi, önce bir tut. Bir bekle. Bunu Kegel Egzersizi gibi düşün, o vajinal kasları bu beyin kaslarını çalıştıracak. Bir tut. Bir bak bakalım ne kadar tutabiliyorsun. Sonra yavaşça sal. Acele etme, düşünerek tane tane. Ortamı kokla. baktın ortam geriliyor -çılgınca gelebilir ama- sıvama mesela. Kusura bakmayın yanlış anlaşıldım de bırak. Çünkü kimse senin zihinsel mastürbasyonuna maruz kalmak zorunda değil. Kimse senin annen,baban, kocan, kankan değil. Onlarla konuşacaksın. Onlar seni çeker, seni seviyor. Sen ONLAR için, değerli-kıymetli ve vazgeçilmezsin. Veli grubu ya da benzer topluluklarda böyle bir hükmün yok. Daha önce yine bir veli grubu kaosunda dediğim gibi. İnsan deliredebilir ama hanım hanım evimizde deliriyoruz. 

Duygularımızı günlüğümüze yazıyoruz, bir word döküm açıp oraya yazıyoruz, telefonumuzun notlarına yazıyoruz… Dimi?

Bu vesileyle bir şey daha söylemek isterim. Herkesin kendi değerlisi var. Bir arkadaşımın dediği gibi “istersem krem peynire taparım lan sana ne”! Bu yani. Ben senin kıymetline söz söylediğim zaman sana benim kıymetlime söz söyleme şansı vermiş oluyorum bence. Ha, sen hadsiz şuursuz bir köpeksindir ve durduk yere bana dalıyorsundur o bu yazının dışında. Onu ayrıca inceleriz.

Benim dediğim….

Ben Atatürk’e saygısı çok yüksek bir insanım. Saygım ve sevgim çok fazla, çok derin. Bu böyle “Türküm doğruyum, çalışkanım” şeklinde ilkokul bilgisi sevgi de değil. Okudum ben. İçinde bulunduğu koşulların gereklerini, buna göre alması gereken kararları, girdiği riskleri, mecburiyetlerini, özverilerini, o dönemi, o dönemki dünyanın durumunu okudum. Tüm bu bilgiler ışığında kendimce şöyle bir sonuca vardım. Ben bundan iyisini yapamazdım. Etrafımda da ondan iyisini yapacak kimse tanımadım. Bu kadar. Olağanüstü bir iş başarmış ve daha iyisini yapabilen de olmamış. Dolayısıyla benim kıymetlim. Ona söz söylenmesi beni öfkelendiriyor. o cahilliğe, o kalitesizliğe maruz kalmaya öfkeleniyorum. Dolayısıyla bana yapılmasını istemediğim şeyi başkasına yapmamaya gayret ediyorum.

Okuma engelli bir dünyada bu satıra kadar gelebildiysen ne demek istediğimi gayet iyi anladığından eminim sevgi okur. Çünkü benim yazılarımı okuyorsan zaten zeka seviyen çift basamaklı sayılardan yüksek olmalı.

Sana böyle çok da uzun olmayan ama gönülden bir köşe yazısıyla geldim. 

Sağlıklı, huzurlu, mutlu, barış dolu bir hafta dilerim. 

xxx

Not: Yazılarımla yeni tanışanlar için bu not (bu notu zaman zaman ekliyorum araya mecburen). Ben yazılarımı konuşma diliyle yazıyorum. Bu çok uzun yıllardır bu şekilde. Newsweek Türkiye’de köşe yazıyordum orada da böyleydi, Hürriyet’te yazıyordum orada da böyleydi, hep böyle oldu. Bu yeni bir durum değil siz benim yazılarımı yeni okumaya başladınız sadece. Bu sebeple “yapıcam değil yapacağım” diye bana düzeltme göndermekle uğraşmayınız, o benim için yaklaşık 20 senedir “yapıcam”.

DÜZENLİ OLARAK KÖŞE YAZILARIMI TAKİP EDEBİLMEK VE YAZI ARŞİVİM İÇİN:

www.mehtaperel.com 

 

www.mehtaperel.wordpress.com

www.mehtaperelarsivyazilari.wordpress.com

instagram.com/mehtaperel

X.com/mehtaperel

Bu adreslere de eliniz alışsın, favorilerinize kaydedin hatta, siteler çöküyor, server’lar kapanıyor, yazılımlara bug giriyor, sonuçta internette yazdığımızdan adresler kapanabiliyor. Sonra aramayın nerde bu kadın diye, ben her pazartesi üstteki üç mehtap’lı adreste yazılarımı güncelliyorum)