Annem her türlü dalgınlığını kardeşimi ve beni doğurmuş olmasına bağlar. “Ayy, unutmuş muyum? Hep doğumdan sonra böyle oldum”. Ama sor, babannemle ilgili her tür vakayı kronolojik sayar. Kayınvalidem de benzer özellikler gösterir ama o çoktan seçmeli unutuyor.
Kayınvalide: Sen bana “anne bize çok karışıyorsunuz” da demiştin. O lafı da etmiştin bana!
Ben: İftira halbuki değil mi anne?
Kayınvalide: Neye karışıyorum? Bir anne olarak oğluma yaptıklarını hazmedemiyorum. Üzüm gibi saçları vardı oğlumun. İki numara kestirtiyorsun şimdi.
Ben: Üzüm? Analojiyi anlamadım çünkü ben tanıdığımdan beri oğlunuz kabriyo.
Kayınvalide: Döktün çocuğumun saçlarını ben hatırlıyorum, siz evlenirken üzüm gibi saçları vardı.
Ben: Biz evlenirken üzüm masada meyva olarak vardı onu hatırlıyo olmayın siz.
Kayınvalide: Onu hatırlamıyorum ama aslanlar gibi oğlum evlenirken yengem “sizin gelin de biraz kısa” demişti bunu hatırlıyorum bak.
Ben: …
Kadın oğlunu fırça gibi saçlarla hatırlıyor ki sanıyorum “oğlu” o zamanlar dört yaşında falandı sevgili okur. Saçların tepe bölümünü ODTÜ’de bırakıp mezun olduğu dönem kayıtlardan çıkmış kayınvalidem için. Buna mukabil bana “kısa” dendiği dün gibi net! Herşeye rağmen ben, oğlumun doğduğu güne kadar hafızası ile övünen bir kadınken, hayatın beni savurttuğu nokta karşısında dehşet içindeyim. Doğum yaptığımdan beri eşit ağırlıkla herşeyi unutuyorum. Misal eski çalıştığım yerde;
Yenal: Peki neymiş yani? Röportajın ana fikri ne?
Ben: Çok net değilim
Yenal: Ne konuştunuz Mehtap?
Ben: ehm…
Yenal: Peki filmin adı neymiş?
Ben: Ezberleyemedim
Yenal: Mehtap sen bugün bir röportaja gittin. Bu kadarını hatırlıyor musun?
Ben: Kendimi arabada hatırlıyorum, gerisinin üstünde sis perdesi var, ehehe
Yenal: …
Mesela Ayşenil ile biryere gidicez. Ben arabayla gidip Ayşenil’i alıcam ama yol çalışması var. Bana sıkı sıkı başka yolu kullanmam gerektiğini tembihliyor. Ama….
Ben: Ayşenil ben kayboluyor muyum ne?
Ayşenil: Emin değilsin yani! Peki
Ben: Karaköy yazıyor bu tabelada
Ayşenil: Orada kaybolma bence…. Üstünde ne var?
Ben: Şimdi hiç sırası değil aşkım ama olsun. Hiç birşey yok, ehehe
Ayşenil: Üstünde etek varsa yol sormak için arabadan inme demek istiyorum, terbiyesiz!
Ben: Ha!
Ayşenil: Kroki çizmiştim sana, nerde kroki?
Ben: Hangi kroki?
Çok şeyi unutuyorum ama ben de aynı annem gibi kayınvalidemin söylediği bir takım şeyleri unutamıyorum.
Kayınvalide: Mehtap sen Sarhan’la aynı yaştasın dimi?
Ben: Evet?
Kayınvalide: Kırışık kremlerini ihmal etme, bak sonra oğlumdan yaşlı görünürsün
Ben: …
Kayınvalide: Doğum zaten çökertiyor kadını, bir de aynı yaştasınız
Ben: Beni siz çökerttiniz anne doğum yapmak diil
Kayınvalide: Efendim?
Ben: Hı? Ne oldu? Biri bir şey mi dedi? Farkında değilim, hiç hatırlamıyorum!
Unutkanlık feci bir şey sevgili okur. Ne kadar zeki olursan ol, hatırlayamadığın anda salak durumuna düşüyorsun. Arada unuttum numarası yapıp kurtarmak da söz konusu ama bu anlar çok nadir. Aslında evet! Hep doğumdan sonra böyle oldum. Ve sanki yaşlandıkça anneme daha fazla benziyorum…………. Bunu kabul ettiğim şu anı unutmak için ise komaya bile razıyım.