Merhaba sevgili okur. Sana bu hafta en son hobimden bahsetmek istiyorum. Evet son hobim. Pek hoşuma gitti, seninle de paylaşmak istedim.
Youtube üzerinden uzak doğulu kadınların günlük yaşamlarını izliyorum.
Evet.
Böyle yazınca sapık adamlar gibi oldum dimi? Hani küçük ayak fetişi olan adamlar var ya , kendine plastik Asyalı kadın yaptırıyor, insan görünümlü manken, onunla evleniyor falan.
Evet, çok acayip şeyler izliyorum internette biliyorum ama İsmail Saymaz da bir yere kadar yani. Sürekli de aynı şeyler izlenmez ki.
Şaka bir yana, hobim kimi Japon, kimi Kore’li, kimi Çinli bir takım kadınların günlük rutinini izlemek. Yüzünü pek göstermeyen bu kadınlar mesela mutfak lavabosunu nasıl temizlediklerini, duşa kabindeki sabun lekelerini nasıl çıkardıklarını, yaptıkları yemekleri, cilt bakım rutinlerini, en severek kullandıkları mutfak aletlerini, çaylarını nasıl hazırladıklarını falan paylaşıyorlar.
Ve bunu öyle usul usul, öyle sakin ve sükunet içinde yapıyorlar ki. Her ne yaparlarsa yapsınlar çok şahane bir şey yapıyorlarmış gibi oluyor.
Geçen anneme anlatıyorum, durumu şöyle tarif ettim; hani biz Türk kadınları böyle ırgat gibi koşuyoruz ya her işe, kendimi parçalıyoruz hani, bu kadınlar öyle sakinler ki, bizim yaptığımız her şeyi kimi zaman daha bile fazlasını yapıyorlar ama bizim yarımız kadar yoruluyorlar.
Nasıl mı?
Kadın mutfağı temizliyor. Biz ne yaparız, bir sonraki işe koşarız dimi, bunlar önce kendilerine bir ballı çay koyuyorlar, camdan dışarıyı izleyip ufak ufak ballı çaylarını yudumluyor ve pencereden akan manzara her ne ise onun tadını çıkarıyorlar. Sağlıklı oldukları ve sahip oldukları şeyler için şükrediyor, sonra sakin sakin çaylarını bitirip atıyorum yemek yapıyorlar.
Mesela bilgisayarda işini hallediyor, sonra tek başına bile olsa kendisine güzel bir yemek hazırlıyor, radyodan sevdiği bir kanal bulup güzelce yemeğini yiyor, bulaşıkları makineye diziyor, yıkanıyor ve sonra yüzüne maske yapıyor, ellerini kremliyor. Yumuşak yumuşak, yavaş yavaş, acele etmeden.
Güzel bir sabah kahvesi için yarım saat erken kalkıyor. Diyor ki kaçta kalkarsam kalkayım daha fazla uyusaydım diye düşüneceğim, o zaman yarım saat erken kalkıp gün doğuşunu güzel bir kahveyle karşılayıp yaşam enerjimi neden yükseltmeyeyim?
Hiçbir şeyi almış olmak için almıyorlar. Gerçekten sevdiği tek bir tabak alıyor mesela. Sonra çok sevdiği bir tabak daha. ‘Bu tabağı da bu tabağı da görmeyi seviyorum. İki yemek takımı alıp sonra beğendiğim başka bir tabağa bakmak yerine beğendiğim mutfak ve yemek malzemelerini tek tek topluyorum’ diyor bir tanesi.
Doğayla dost ürünler kullanıyorlar, yemeklerini kendileri yapıyorlar, titiz ve düzenliler ancak bunu kendilerini yorarak yapmıyorlar.
Yaptıkları her şey sanat gibi. Kadın bir bardak yıkıyor bütün bulaşık makinesini elde yıkayasın gelir. Kullandığı mutfak bezinden fırçaya her şey öyle tatlı ki.
Uzakdoğulu kadınlarda bir incelik var. Böyle hart hurt değiller, savrularak değil dinlenerek iş yapıyorlar. Çalışkanlar ama kendilerini yıpratmadan yaşıyorlar. Çok akıllılar bence. Çok güzel sistem kurmuşlar. Çok beğendim.
Ben kendime bir hayli şey adapte ettim buradan. Kolay oldu çünkü çok aklıma yattı. Mesela normalde yazı mı yazmam gerekiyor ben yazı yazmam lazım yazı yazmam lazım kendimi darlarım. Kitaba mı başladım kitabı devam ettirmem gerekiyor kitabı devam ettirmem gerekiyor kendimi bayıltırım. Perdeler mi yıkanacak, Allaaahhhh bir ay önce “tüller atılacak tüller atılacak” kendimi bunaltırım.
Şimdi şöyle yapmaya çalışıyorum; ‘Bu hafta tülleri çıkartıp yıkayayım. Asması zevkli değil ama mis gibi yumuşatıcı kokan bembeyaz tüllerin evde yarattığı atmosferi çok seviyorum’. Yani tüllerin sökülmesi takılması kısmına değil işin bittikten sonra bende yaratacağı duyguya konsantre oluyorum. O zaman da söküp takmak beni o kadar yormuyor.
Çok hoşuma gitti.
Size de tavsiye ederim bir bakın. Mesela youtube’da hamimommy diye bir hesap var ona bakın. Oradan yürüyün, zaten algoritma benzer hesapları önünüze atacaktır.
Sakin yaşayalım sevgili okur.
Bir bardak limonlu ballı çay hazırlayıp pencereden bakmayı unutmayalım.
Unutuyoruz bazen hayatı, unutmayalım.
Sakin bir hafta dilerim.
XXX
Not: Yazılarımla yeni tanışanlar için bu not (bu notu zaman zaman ekliyorum araya mecburen). Ben yazılarımı konuşma diliyle yazıyorum. Bu çok uzun yıllardır bu şekilde. Newsweek Türkiye’de köşe yazıyordum orada da böyleydi, Hürriyet’te yazıyordum orada da böyleydi, hep böyle oldu. Bu yeni bir durum değil siz benim yazılarımı yeni okumaya başladınız sadece. Bu sebeple “yapıcam değil yapacağım” diye bana düzeltme göndermekle uğraşmayınız, o benim için yaklaşık 18 senedir “yapıcam”.
DÜZENLİ OLARAK KÖŞE YAZILARIMI TAKİP EDEBİLMEK VE YAZI ARŞİVİM İÇİN:
www.mehtaperelarsivyazilari.wordpress.com
Bu adreslere de eliniz alışsın, favorilerinize kaydedin hatta, siteler çöküyor, server’lar kapanıyor, yazılımlara bug giriyor, sonuçta internette yazdığımızdan adresler kapanabiliyor. Sonra aramayın nerde bu kadın diye, ben her pazartesi üstteki üç mehtap’lı adreste yazılarımı güncelliyorum)