Hayatımın çok sakin ve huzurlu bir dönemindeyim sevgili okur. Çarşıya her çıktığımda beni hayrete düşüren fiyat değişiklikleri olmasa hakikaten gül gibi yaşayıp gideceğim. Alışma diye bir şey var yalnız, onu gördüm. Mesela bulaşık makinesi tableti için ortodonti tedavisine yakın para ödemeye alıştım. Veya alışverişte et- peynir falan olmasa dahi marketten 1000 liradan az ödemeden çıkmaya alıştım ama yine de bazı şeyler beni hayrete düşürüyor. 6,5 liraya aldığım ojenin 38 lira olması mesela. Bu tuhafıma gidiyor. Bir kalıp beyaz peynire 200 lira vermek gitmiyor mu? Gidiyor ama hadi o peynir diyorsun… Neyse… Düzelmez bu durum da nerede duracak acaba…
Ülkeye gelen yabancı turistler arasında beyaz diyebileceğimiz kitlede bir artış var farkında mısın? Turist dedim ben ama sen anla işte, kim bilir hangi kapsamda buradalar ben de bilmiyorum ama Rus, Alman, Moldova geleni artmış. Bu iyi bir şey. Çünkü sadece Ortadoğulular geldiğinde etrafın bir anda “Ortadoğulu yaşam biçimi” tarafından sarılıyor. Evet, bir yaşam biçimi, bir bakış açısı çevreni domine ediyor, etrafını sarıyor. Madem birileri gelecek bari batılılar gelsin ne diyeyim.
Dersler iyi gidiyor. Zevkle çalışıyorum aslında ama bölüm derslerini. Klasik dersler (Türkçe ve Inklap mecburi) hani mecbur olduğum için aldım yoksa almamayı tercih ederdim. Dinler sosyolojisi, ekonominin sosyolojiye etkisi, Siyaset bilimi, Sosyolojik analiz, Psikoloji, Toplumsal değişme ve Sosyal Antropoloji, Sosyal İstatistik, Kültür ve Toplum, Veri Analizi, Çağdaş Sosyal Kuramlar, Sosyal İstatistik, Medya ve iletişim, aile sosyolojisi, eğitim sosyolojisi, kültürel çalışmalar, … Okursun yani hatta bayılırsın ama Türkçe… Sevgili okur kavramların adı değişmiş yav. Bizim zamanımızda böyle bağımlı biçim birim, bağımsız biçim birim diye bir şey yoktu. Hatırlamıyorum ben böyle bir şey. Biz kök e kök, eke ek diyorduk? Böyle değil miydi? Ötümlü ünlü ötümsüz ünlü var mı? Biz onlara kalın ince falan demiyor muyduk? Kafam çok karışık… Sarhan’a dedim ki sanıyorum Türkçe’yi son sınıfa kadar arkamdan sürükleyip en son geçebileceğim çünkü Türkçe öğrenmem için önce bildiklerimi unutmam gerekiyor. Ya, test çözüyorum sevgili okur, tamam hırslı da bir insanım kabul diyorum ama hakikaten abanmadan sakin sakin çalışıyorum. Çünkü maksadım kendimi oyalamak, Oğluma sarmamak ve Alzheimer olmamak. Bu bağlamda iyi not almak değil geçmek gibi bir motivasyon ile deneme testinin başına oturuyorum, diyorum ki heh yaptım, bir bakıyorum… Yarısı yanlış… Bu nasıl olabilir? Çıldırıcam…
Utube’dan konu anlatan hocalar buldum. Her zamanki gibi ve tahmin edeceğiniz gibi okulun hocasından iyi anlatıyor utube’da anlatan hoca. Utube’da KPSS falan çalıştıran hocalardan, üniversite hazırlık çalıştıran hocalardan dilbilgisi videoları izliyorum. Aslında çok keyifli ya, vallahi bak, gerçekten tavsiye ederim sevgili okur. Yap valla sende. Ya yine sınava gir bu sene ya da 2. Üniversite olayına yazıl, hangisi sana uyuyorsa bi bak koşullara. Çocuk gelişimi, psikoloji, iktisat ne seviyorsan başla bir ucundan. Çok sevdiğim bir doktor arkadaşım Uluslararası Ticaret ve Lojistik 3. Sınıfta olduğunu söyledi. Sayısalcılar böyle onlar ağır bölüm seçiyor. Ya da yabancı dil olayına girebilirsin. Çok sevdiğim bir başka arkadaşım bir ara Fransız Kültür’e gidiyordu bir hayli de Fransızca öğrendi. Almanca öğrenebilirsin, İtalyanca öğrenebilirsin… Veya direkt meslek temelli bir şeyler yapabilirsin. Takı tasarımı, aşçılık, grafik, hemşirelik, sağlık yönetimi. Aklını gündemden alacak, seni oyalayacak ne varsa. Hem belki yeni bir iş imkanı doğar belli mi olur. Hayat bu, kimin ne zaman nerede ne yapacağı belli mi? Yalnız şunu hatırla, Türkçe ve Inklap zorunlu der. Ünsüz geçişmesi ne bunu öğrenmen gerekecek bir aşamada.
Ünsüz göçüşmesi iki, sesin yer değişmesi. Kirpik-Kiprik
Kulağa geldiği kadar zor değil dimi? Ünsüzz göçüşşmesii!! Bak bak. Başlık diyor ki sen bunu öğrenemezsin teyzecim 50 yaşından sonra, sen bekleme yapma. Ama korkma sevgili okur, medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar. Biz yeni dilbilgisini de öğreniriz. Bizimki cefa çekmiş bir nesil.
Düşünüyorum da bunu bize kasten mi yapılar acaba? Hani “bir gecede cahil” kalalım diye? Takılıyorum sana, o kadar da değişme yok, çoğu şeyi hatırlamıyor insan sadece, birkaç değişiklik var, bence lüzumsuz, hayatı zorlaştıran, öte yandan ne lüzumlu ki?
İşte böyle sevgili okur, canım benim. Oğlumu merak ediyorsan iyi çok şükür. Kolay alıştı yerine. Etrafında Türk arkadaşları var. Burada birbirimizi gırtlaklıyoruz belki ama başka ülkeye gidince Türkler bir arada duruyorlar. Bizim çocuklar kadar münferit yetişen bir jenerasyonda bile. Okulundan, kaldığı yurttan memnun. Buradan soğukmuş tabii. Eskişehir gibi havası diyorlar. Ona da alışırlar. Çocuk rahat biz rahat işte.
Kendimize iyi bakıyoruz unutma. Meme kontrollerimizi jinekolojik kontrollerimizi ihmal etmiyoruz. Adamları da ihmal etmiyoruz yılda bir kez prostat muayenesine götürüyoruz. Hayatında hiç kolonoskopi olmamış okur, 50 yaşını geçtiyseniz karı-koca bunu da gündeminize alın. Maksadımız sonsuza kadar değil sağlıkla yaşamak. Unutma erken teşhis hayatımızı kurtaracak.
Sevgiyle kucaklıyorum seni canım okur. İyi ki varsın. Mutlu olduğun bir hafta dilerim.
XXX
Not: Yazılarımla yeni tanışanlar için bu not (bu notu zaman zaman ekliyorum araya mecburen). Ben yazılarımı konuşma diliyle yazıyorum. Bu çok uzun yıllardır bu şekilde. Newsweek Türkiye’de köşe yazıyordum orada da böyleydi, Hürriyet’te yazıyordum orada da böyleydi, hep böyle oldu. Bu yeni bir durum değil siz benim yazılarımı yeni okumaya başladınız sadece. Bu sebeple “yapıcam değil yapacağım” diye bana düzeltme göndermekle uğraşmayınız, o benim için yaklaşık 18 senedir “yapıcam”.
DÜZENLİ OLARAK KÖŞE YAZILARIMI TAKİP EDEBİLMEK VE YAZI ARŞİVİM İÇİN:
www.mehtaperelarsivyazilari.wordpress.com
Bu adreslere de eliniz alışsın, favorilerinize kaydedin hatta, siteler çöküyor, server’lar kapanıyor, yazılımlara bug giriyor, sonuçta internette yazdığımızdan adresler kapanabiliyor. Sonra aramayın nerde bu kadın diye, ben her pazartesi üstteki üç mehtap’lı adreste yazılarımı güncelliyorum)