ÇOCUKLAR VE KAMP

Biz döndük

Oğlum basketbol kampındaydı biliyorsun sevgili okur (ve ben de peşinden gitmiştim). Oğlum için çok faydalı bir iş olduğu tartışılmaz, gerçekten harika vakit geçirdi, spor yaptı, takım arkadaşlarıyla daha da kaynaştı, grup olarak hareket etmenin, sırayla duş almanın, bavul açma kapamanın ne olduğunu öğrendi.

 

Ve fakat benim öğrenim ve kazanımlarım daha fazla oldu bu da bir gerçek…

 

Benim çocuğuna takıntı boyutunda düşkün annelerden olduğum malum, zaten sakladığım bir şey değil. Sonuç olarak oğlum duvarlara serbest pastel boya çalıştığında “çizimlerinin” etrafına çerçeve yaptırıp olayı sanatsallaştırmış hatta kutsallaştırmış bir kadınım. Dolayısıyla bizim ev oğlumun cumhuriyetidir.

 

Bir yardımcı bayan, bir baba ve bir annenin olduğu evde Atahan üstüne düşenden fazlasını yapmak durumunda değildir ve üstüne düşen de derslerini çalışıp iyi insan olmasından ibarettir.

 

Henüz 11 yaşında olmasından gelen gazın da sebebiyle masaya tabak koymadan, yatağının üstünü örtmeden “paşalar gibi” çocuk yetiştirdiğim doğrudur. Ancak gördüm ki bundan sonra durum böyle devam etmemelidir.

 

Bu adamların dördünü aynı odaya koyup “siz burada 1 hafta yaşayacaksınız” dediklerinde birinci günün ortalarına doğru ortaya çıkan ahır ortamı hayata bakışımı tamamen değiştirdi. Gördüm ki arkalarını toplayan bir yardımcı ya da anne yoksa adamların dağınıklığı inanılmaz boyutlarda.

 

İ-NA-NIL-MAZ!

 

Şunu da açıkca söyleyeyim bu konuda benden bir tık yaratıcı annelerin çocukları da (biraz daha kirlini kirli sepetine at falan yaşayan çocuklar) benim oğlumdan sadece bir tık daha düzenliydi ve ikinci günün sonunda da orjınallerine rücu edip “ortamlara” gayet güzel uyum sağladılar.

 

Sadece koçların kontrol etmelerine yakın apar topar toplanan leş gibi her şey kirli temiz ayırt etmeden bavullara tepilip “topluyuz” havası vermelerini saymazsak, yedikleri gofretlerin kağıtlarından ayakkabı tekine her tür saçmalıkla yataklarını paylaşabilmeleri, ve her ne arıyorlarsa yerde olması inanılmazdı ve yerler sürekli ıslaktı ve sürekli basketbol ayakkabılarıyla gezdikleri için de her yer sürekli çamurdu.

 

Bakın yanlış anlaşılma olmasın. Bahçeşehir’de yaşayan, annesi babası üniversite mezunu, sonuçta belli bir görgüde, kültürde, gelirde ailelerin çocuklarından, özel okullara, binicilik derslerine, tenise, gitara, yüzmeye de giden çoğu tek çocuk adamlardan bahsediyoruz. Yani hakikaten çoğu okulda teşekkür takdir almış, iki yabancı dil öğrenen, aileleriyle yurtiçi-yurtdışı gezen adamlar bunlar.

 

İçlerinden çıkan testosteronik mağara adamları çok acayipti çok.

 

Kendi adıma bundan sonra oğlumun arkasını toplamak konusunda çok ciddi kararlar aldım Türkiye. Gördüm ki iyilik değil yaptığım, bu benim için büyük derstir.

 

Basketbol kampı akabinde kısa bir süre için yazlığa gittik. Döneceğimiz sabah kendi bavulumu toplayıp Atahan’ın odasına girdiğimde onun çoktan dolabını boşaltıp bavulunu topladığını gördüm ki bu bizim kişisel tarihimizde bir ilktir. Bavulunu toplamış, yedek tshirt,şapka,eşofman üstü ve sudan oluşan ufak sırt çantasını hazırlamış onu da bavulunun üstüne koymuştu. Gerçekten gözlerim yaşardı.

 

Bu kamp sadece oğlum için değil benim için de, kendime dair eleştiriler getirmem bakımından çok önemli oldu. Bunlar cepte.

 

Bunun dışında tavsiye anlamında şunu söyleyebilirim:

 

Eğer çocuğunuzun yaşı küçükse her ne kadar klüp ya da koçlar itiraz etse de mutlaka anne ya da babanın kampa katılması gerektiğini düşünüyorum. İlla aynı yerde kalmanız gerekmiyor, yakında bir otele yerleşebilirsiniz. Çünkü 2005-2006 doğumlu olup evinden ailesinden 1 hafta ayrı kalmayan çocukların “annem annem” diye ağlamaları ve annelerinin “bişi olmaz alışsın” rahatlığı (belki doğrusu onlarınki bilemem) beni hayretlere gark etti.

 

Tamam çocuk büyüdüğünde bebek gibi arkasını toplamaya devam etmemek lazım bu benim öğrendiğim.

 

Ancak daha büyümemiş çocuklara da yetişkin muamelesi yapmanın doğru olmadığı bir gerçek.

 

Her zaman her işte olduğu gibi ayar çok önemli.

 

Doğru AYAR yapmak lazım.

 

Herkese mutlu haftalar dilerim.