Bir ailenin imkanı ne kadar fazla ise o ailenin çocuğunun zamanının daha kaliteli geçmesi gerekmez mi? Doğrusu böylesi değil mi? Farklı eğitimler ve denemeler bedava değil ki, paran varsa hocalardan hoca eğitimlerden eğitim beğenirsin… Öyle değil mi?
Ki çocuk ortalıkta pimi çekilmiş bomba gibi boş beleş dolaşmasın. Enerjisini akıtsın.
Bizim çocuk daha küçücüktü “proje çocuk” yapmaya çalışmadık elbette ama kaliteli zevkleri olabilmesi için çabaladık. Aldık tiyatroya, konsere, operaya, sergiye götürdük. Yazları yurtdışına eğitim kamplarına yolladık, Türkiye’de eğitim kamplarına yolladık… Aikido’sundan girdik baterisinden çıktık, elektro gitarından girdik basketbolundan, karatesinden, boksundan çıktık, yüzmesinden girdik tenisinden çıktık, pinponundan girdik golfünden çıktık, okçuluğundan girdik poligondan gerçek silahla talimden çıktık, ritm atölyesinden girdik resimden çıktık. Sen de üç ben diyeyim beş çocukluk emek ve mesai harcadık ama bir kerede altına, hele yaşı dolmadan, araba verip ortalığa salmadık. Üniversite talebesi olana dek bekledik.
Kaza herkesin başına gelebilir. Kazayı kınamam, kınamaktan da korkarım, insan araba kullanırken kaza yapabilir, Allah hem bizi hem çocuklarımızı korusun, o ayrı… Ama riski düşürmeye çalışmak gerekmez mi? Bahçeşehir’ de çok var, ehliyetsiz, 15-16 yaşında çocuklarla arabalarla fink atıyorlar. Bu sanırım biraz şey gibi oldu artık… Yeni anneler çocukla uğraşamayınca sussun diye eline telefon tablet veriyor ya, büyüklerde de arabayı veriyorsun, dır dır bitiyor. Bu sanırım. Çünkü başka türlü bu nasıl olabilir?
Hiç bana annenin babanın haberi yok diye anlatmasın kimse, Bahçeşehir dolu bunlarla, gayet de herkesin haberi var, buralarda kullansın işte bir şey olmaz diyorlar. Bir anne veya baba çocuğunun araba kullanıp kullanmadığını bilir. Bir anne veya baba arabasının anahtarının nerede olduğunu bilir. Ha, bilmiyorsa zaten daha büyük bir problem var demektir.
Bu hafta yaşanan feci kazaya karışan çocukların ifade tutanaklarını okudum, o onu aramış, o ona gel takılalım demiş, öbürü berikine gel takılalım demiş, o esnada zaten boş boş takılmakta olan birilerini görmüşler onlar da gelmiş, gidip benzin alıp arabayla tur atmışlar falan…
Hani aylak tayfa vardı biz gençken, sanayide Doğan görünümlü Şahin yaparlardı ya da Murat131’in jantlarını değiştirip tur atarlardı falan. Çünkü yok, yapacak daha iyi bir şey yok, ne yapacak bu çocuklar? Hafta içi oto sanayide 8-15 anahtarı verip haftasonları çıkma parçalarla modifiye ettikleridokuzuncu el, 25 yaşında arabalarıyla tura çıkarlardı.
İmkanı olan ailenin çocuğunun yaşam tarzının bundan daha dolu olmasını bekler insan değil mi? Değil işte. Belki parayı o oto sanayide çalışan çocuğun anasına versen oğlunu dil öğrensin diye kursa yazdıracak. Bunu yapmaya imkanı olan da pahalı arabasıyla aylak aylak geziyor. Çok yazık. Çoğunluğu kayıp bir jenerasyon.
İstersen baban trilyoner olsun, senin de holdinglerin başına geçmeni bekliyor olsun, arkadaşım yine de doğru düzgün eğitim alman kendini yetiştirmen gerekmez mi? Bu Ömer Koç’lar, Ali Koç’lar ne yaptı nerelerde okudu bir baksanıza. Bu nasıl çocuk büyütmek yetiştirmek?
Yıllar yıllar evvel, Bahçeşehir’de 10-12 yaşında çocuklar ATV ile geziyordu ve ben annelerine sesleniyordum aklınızı mı kaçırdınız diye? Sonra seslenmeyi bıraktım, herkes kendi yarattığı bataklıkta boğuluyor nasılsa bir şekilde de, Allah bizi korusun, bizi kendi karanlıklarına alamasınlar dilerim. Yaralılardan biri vefat etmiş, yazık günah. Ailesine sabırlar dilerim.
***
Geçen arkadaşımla yazışıyoruz Bhatsapp’tan, bana dedi ki bu ara çok dışardayım insanlar nasıl? Düşündüm düşündüm vallahi farkında değilim. Bir gün içinde kaç tane kedi gördüğümü sayabilirim ama insanların durumu nedir bilmiyorum. Etrafımdan akıp geçen kalabalığa bakmıyorum artık. Ben insanlara bakmayı, dikkat etmeyi bırakmışım tamamen. Suratlarına bakmıyorum, göz kontağı kurmuyorum, konuşmuyorum. Nasıl bir ifade ile dolaşıyorsam ortalıkta yol bile sormuyor kimse bana. Kimseyle muhatap olmadan gidip gönüyorum gideceğim yere ve insanlar ne yapıyorlar bilmiyorum. Geçen hafta hemen her gün Istanbul’daki en kalabalık metro hatlarını kullandım buna rağmen bilmiyorum yani. O derece.
Sanırım bu sebeple huzur doluyum.
Ramazan geliyor, etraf yine açlığa tahammülü olmadığı için şeker tavan kavga eden insanlarla ve iftara yetişmek için gaza basanlar, trafiği daha da cehenneme çevirenlerle dolacak. Senden kendine dikkat etmeni rica ediyorum.
Aman sevgili okur, insanlardan uzak dur…
Sakin bir hafta dilerim.
***
xxx
Not: Yazılarımla yeni tanışanlar için bu not (bu notu zaman zaman ekliyorum araya mecburen). Ben yazılarımı konuşma diliyle yazıyorum. Bu çok uzun yıllardır bu şekilde. Newsweek Türkiye’de köşe yazıyordum orada da böyleydi, Hürriyet’te yazıyordum orada da böyleydi, hep böyle oldu. Bu yeni bir durum değil siz benim yazılarımı yeni okumaya başladınız sadece. Bu sebeple “yapıcam değil yapacağım” diye bana düzeltme göndermekle uğraşmayınız, o benim için yaklaşık 20 senedir “yapıcam”.
DÜZENLİ OLARAK KÖŞE YAZILARIMI TAKİP EDEBİLMEK VE YAZI ARŞİVİM İÇİN:
www.mehtaperelarsivyazilari.wordpress.com
Bu adreslere de eliniz alışsın, favorilerinize kaydedin hatta, siteler çöküyor, server’lar kapanıyor, yazılımlara bug giriyor, sonuçta internette yazdığımızdan adresler kapanabiliyor. Sonra aramayın nerde bu kadın diye, ben her pazartesi üstteki üç mehtap’lı adreste yazılarımı güncelliyorum)