Nasılsın iyi misin sevgili okur. Geçen hafta yoktum, özür dilerim. Oğlumu görmeye gitmiştim. Evlat kendinden öte sevdiğin çok acayip bir canlı sevgili okur. Onun mutlu olması senin tek motivasyonun oluyor. O rahat, keyfi yerinde, olmak istediği yerde, alışmış da ortamına, mutlu. Sen özlüyorsun ağlıyorsun falan ama o mutlu diye mutlu olup tıpış tıpış dönüyorsun. Öyle oldu yani bana.
Atahan giderken çok kısa bir süre sonra yanına gideceğimizi bildiğimden ve o yapmak istediği bir şeyi başarmış olduğundan ve başarısına sevinmekten, ne yaşadığımızı tam idrak edememişim ben. Oğluma gidip sonra onu orada bırakıp döneceğim an böyle bir dank etti. Oğlumun yurduna gittik, beraber bir şeyler yedik, odasına yapacağımız son düzenlemeleri yaptık babasıyla, sonra bizi yolcu etmek üzere bizimle asansöre binip aşağı indi… O ara benim ciğerim böyle dilim dilim dilim dilimlenmeye başladı… Sonra ben cool kalmaya çalıştım çocuk da üzülmesin diye… Olmadı tabi… Sonra ben oğluma sarılıp oğlum seni çok seviyorum diye ağlamaya başladım.
Evet, yaptım bunu…
Manyak Mehtap, olacak iş mi, çocuğun da aklı bende kaldı…
Oğlum sen bana bakma, anneler yapar böyle, ben çok mutluyum sen mutlu olduğun için dedim. Sarhan da çocukla mı vedalaşsın beni mi sıvazlasın şaşırdı yazık. Sonra çıktık oradan, tramvay durağında bekliyoruz, ağla ağla ben… Sonra annemi aradım çünkü sadece oğlumu orta yerinden yarmak bana yeter mi annemi de orta yerinden yarmalıydım ona da ağladım, annem panik aman kızım şimdi bağırsaklarına vuracak kolitin azacak diye… Ben de böyle bir insanım sevgili okur, sakin sakin durup sonra böyle pat diye patlarım. İnsan durduk yere kolit olmuyor…
Neyse iyiyim şimdi. Oğlum mutlu, olmak istediği yerde, keyfi yerinde… Önemli olan da bu. O mutlu ve bu benim mutlu olmam için yeterli. Bitti. Bu kadar. Onun için tamamsa benim için de tamam. Bu her konuda böyle, ona uyarsa bana uyar. Bu kadar yani.
Döndük geldik, Kuzu bey ile teselli buluyoruz biz de işte. Sınavlarım başlayacak ders çalışıyorum, oğlumun da sınavları başlayacak o da çalışıyor. Emekliliğime çok az kaldı… Böyle geçiyor, geçecek günler.
Hayat güzel, anne olmak güzel, kediler güzel… Sağlığın yerindeyse, borcun harcın da yoksa insan daha ne ister…
Borç demişken sevgili okur fiyatların farkında mısın? 100 liraya vücut şampuanı satıyorlar yav. Diş macunu 118 lira. Hayır, ne olacak acaba? Böyle ebeülebeülebeülebe diye çıplak sokaklarda mı koşucaz kafamızda huniyle? Haberleri de takip etmediğim için gelişmeleri de bilmiyorum ama herkes halinden memnun görünüyor. İlginç yani. Bir tek bana tuhaf geliyor demek ki ekonomi.
Bakalım olaylar nasıl gelişecek… Sonuçta herkes hak ettiğini yaşar…
Bu hafta bu kadarlık sevgili okur. Havalar soğuyor, lütfen bir kap mama bir kap su bırakmayı unutma dışarıya. Kedileri de apartmanlara alın çok soğuklarda. Ejderha değil bunlar, kedi, yemezler kimseyi. Fare olmaz hem kedi olan yerde.
Kendine iyi bak sevgili okur. Yerinde sağlam dur. Yalnız değilsin unutma, hala bir aradayız.
Güzel bir hafta dilerim.
XXX
Not: Yazılarımla yeni tanışanlar için bu not (bu notu zaman zaman ekliyorum araya mecburen). Ben yazılarımı konuşma diliyle yazıyorum. Bu çok uzun yıllardır bu şekilde. Newsweek Türkiye’de köşe yazıyordum orada da böyleydi, Hürriyet’te yazıyordum orada da böyleydi, hep böyle oldu. Bu yeni bir durum değil siz benim yazılarımı yeni okumaya başladınız sadece. Bu sebeple “yapıcam değil yapacağım” diye bana düzeltme göndermekle uğraşmayınız, o benim için yaklaşık 18 senedir “yapıcam”.
DÜZENLİ OLARAK KÖŞE YAZILARIMI TAKİP EDEBİLMEK VE YAZI ARŞİVİM İÇİN:
www.mehtaperelarsivyazilari.wordpress.com
Bu adreslere de eliniz alışsın, favorilerinize kaydedin hatta, siteler çöküyor, server’lar kapanıyor, yazılımlara bug giriyor, sonuçta internette yazdığımızdan adresler kapanabiliyor. Sonra aramayın nerde bu kadın diye, ben her pazartesi üstteki üç mehtap’lı adreste yazılarımı güncelliyorum)