Merhaba sevgili okur, geçen hafta yoktum kusuruma bakma. Kısa bir tatile gittim geldim. Bir doz aşı olduk ya illa şımarıcaz. Yok valla biz yine hiç aşı olmamışız gibi sosyal mesafe kurallarına dikkat ederek, sürekli el yıkayıp kolonyalayarak ve maskemizi de takarak gittik geldik. Hatta gittiğimiz yerde Migros’a HES koduyla giriliyordu şaşırdık. Pazar günü de jandarma göz açtırmadı vallahi. Anons üstüne anons dolanmayın diye. Sizi bilmiyorum ama biz İstanbul’da Pazar günleri bir tık yürüyebiliyorduk yani ekmek alma bahanesiyle. Yada markete girerken (avm değil market) HES kodu soran yoktu.
Birkaç hafta önce de oğlumun DALF sınavı için başka bir ilimizdeydik. Şimdi il adı vermeyeceğim tabii çünkü yanlış anlaşılmamak için. Burada da birkaç gün kalmamız gerekti. İki sınav arası yemeğe gidiyoruz, dolaşıyoruz falan, akşam belli bir saatten sonra etrafta in cin top oynuyor. Saat akşam 9 oldu mu masaya hesap geliyor. Baktık vallahi kurallara santim milim uyuluyor. Küçük yerler biraz sıkılanmış. Bizi de sıkıladılar İstanbul’da Allah var ama galiba yine bir tık rahatmışız.
Neyse bitti gitti. İnşallah son olsun. 1 Temmuz itibariyle geldi özgürlük. Ben kendi adıma hem sosyal mesafe kurallarına uymaya, hem ellerime sürekli kolonya dökmeye ve yıkamaya, hem maske takmaya devam edeceğim. Buradan size de duyurayım. Epi topu 1 doz aşı oldum. Çıldıracak değilim. 2. Dozdan sonra da hemen salacağımı sanmam. Ciddiyim. Ben maskeyi kolay kolay bırakacağımı sanmıyorum. Gidip bir yerlerde otururum, gezerim, şarabımı sipariş veririm, açık hava etkinliklerine katılırım, dolaşırım, eğlenirim. AMA eskisi gibi değil, uzak durarak, dikkat ederek, her yere ellemeyerek, çok kalabalıksa -açık hava bile olsa- N95 maskemi takarak. Yapabileceğim bir şey yok.
Ama kabul etmeliyim, kafa olarak özgür olmayı özlemişim. Sınır olmamasını. O fikri. İlla benim sınırsız olmam gerekmiyor. Yasak sevmiyorum ben. Deli oluyorum.
Neyse bitti inşallah.
Oğlum da ilk doz aşısını oldu. Biontech oldu. Merak edeniniz varsa bu vesileyle haber vermiş olayım. İki doz arasını 8 hafta uzatmaya karar verdik. Genç erkeklerde kalp kapakçığında enfeksiyon gibi -ufak da olsa- bir yan etki ihtimalinden bahsediliyor. Bu kardeşiniz de biliyorsunuz Cerrahpaşa Üniversitesi Tıp falklkjljljhlh Yok yok, pek çokları gibi aklımı yitirdim henüz. Her şeyi bildiğimi düşünmüyorum. Esin Davutoğlu Şenol Hocanın birkaç mülakatını izledim, çok aklı başında bir insana benziyor ve anlattıklarından vardığım sonuç oğlumun iki aşısının arasını 8 hafta yapsam iyi olur. Biz kocamla 6 hafta arayla da aşı olabiliriz sıkıntı yok. İlk iki doz Sinovac olanlar 3. Doz Biontech olsa iyi olur. İki doz Biontech olanların 3. Doza ihtiyacı şimdilik yok. Benim anladığım bu. Biz de böyle uygulayacağız.
Ha, iki doz Biontech olanlara 3. Doz aşı açarlarsa ben arayı açarak olurum. Aşı varsa ben olurum arkadaş. Ben de böyle bir manyağım. Yürüyüşe çıkıyorum akşam, önümdeki öküz harrkkk tu deyip tükürüyor yahu. Bunu hala yapıyor insanlar. Aşıyı olurum, vurulurum, damardan alırım, gözüme damlatırım, saçlarımın ucuna bakım yaparım, hiç sıkıntı yok. Bu kadar pisin içinde değil aşı kan nakli olsak az. Neyse sinirlenmeyelim.
XXX
Ak Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal hayvanları korumaya yönelik yasayı meclise sundu. Hayvan severlerle hazırladıklarını söylüyorlar. İlk etapta iyi gibi görünüyor. Tüm detaylar elimizde yok ama kendisiyle yapılan röportajdan anladığım şöyle;
– Sirk ve yunus parkları yasak. Buralardaki hayvanlara hayatta oldukları sürece bakılacak (nerede?) ama yenileri gelmeyecek.
– AVM’lerdeki petshoplarda hayvan satışı olmayacak. Buralarda hayvan yetiştirme çiftliklerindeki hayvanların satışı katalog üzerinden yapılacak. (Bu hayvan satın almayı hiç anlamıyorum ben. HİÇ!)
– Hayvanlar eşya olarak değil canlı olarak tanınacak (nihayet).
– Sahipli sahipsiz tüm hayvanlar korunacak. Sahipsiz hayvanlar tarım ve orman bakanlığınca korunacak, sahipli olanlar sahibinin şikayetiyle korunacak, sahibinin kötülük ettiğini tarım ve orman bakanlığı koruyacak.
– Hayvanlar eşya statüsünden çıktığı için hayvana tecavüz ve eziyetin cezası artacak (ne kadar artacak?)
– Belediyeler aşılama, kısırlaştırma, tedavi ve rehabilitasyon hizmeti sağlayacak. Aldığı hayvanı da işi bittikten sonra aldığı yere geri bırakacak.
– Hayvanlara çip zorunluluğu gelecek. Satın aldığı hayvanı sokağa atana para cezası gelecek.
–
Gördüklerimiz bunlar.
Ürktüklerimiz?
Cezalar yeterince caydırıcı olacak mı?
Hayvan severlerin sokak hayvanlarını beslemesine mani olunacak mı?
Sokak hayvanları toplanıp barınaklara hapis edilecek mi?
Akıllarda netleşmemiş sorular böyle.
Cevapları zaman içinde alacağız. Erken sevinemiyoruz. Şu an olumlu gibi ama bekleyip üstteki soruların da cevabını görmek lazım.
NOT!!!
(Son dakika eklemesi)
Bu yazıyı yazdıktan sonra aşağıda linkini sizlerle paylaşacağım videoyu izledim. Gazeteci Nevşin Mengü HAYKURDER Başkanı Erman Paçalı ile kendi YouTube kanalında bir söyleşi yaptı. Erman Paçalı bu yasanın doğru ve çok yanlış taraflarını gayet akıcı bir dille, herkesin anlayacağı şekilde izah etmiş. Bunu özellikle belirttim çünkü hayvanseverlerin “bir türlü memnun olmaz” bir tavrı varmış gibi bir algı yaratılıyor oysa sorun BİR TÜRLÜ SORUNUN ÇÖZÜLMEK İSTENMEMESİ, ETRAFINDAN DOLAŞILMASI. Ne yazık ki erken sevinmişiz diyeceğim ama başımıza geleceği bilir gibi sevinememiştik dahi. Lütfen bu videoyu izleyin. Bence Nevşin Mengü’nin kanalına abne olun ve tüm videolarını izleyin. Bu videoyu da baştan sona izleyin. Olağanüstü yoğun programınızdan ötürü zaman ayıramayacak gibiyseniz hayvan haklarıyla ilgili kısım 23.07 de başlıyor. Alttaki zaman çubuğunu 23.07’ye çekip öyle izleyin ki siz meşgulken dünya durmasın, borsa çökmesin aman.
XXX
Elmalı Davasına gelecek olursak. En son takip ettiğime göre anne bir takım açıklamalar yapıyordu. Çocukların adını ve soyadını vererek onlarla ilgili heeeer şeyi ortaya dökerek kendini aklamaya çalışıyordu. Kadının söylediklerini burada tekrarlamayacağım zaten çocukların mahremiyetini tamamen ihlal eden bir durum olduğundan annenin açıklamalarına yayın yasağı geldi (ki isabet)…
Diyeceğim şu, böyle bir vakada, çocuklarının tüm bilgilerin, ortaya döken insan sıkıntılı. Ben böyle düşünüyorum. Ha, çocuklar söyledikleri her şeyi yaşamışlardır, yüzde seksenini yaşamış yüzde yirmisini eklemiştir veya daha fazlasını bile yaşamıştır azını anlatıyordur, bilemem. Ona pedagoglar bakıyordur. Ben şunu diyorum. Çocukların soyadı ortaya dökülmemişti çünkü çocuklar babalarının soyadını taşıdıklarından biz bilmiyorduk. Kadın ne var ne yok döktü ortaya. Bu şuursuzlukta bir yetişkini güvenilmez buluyorum. Böyle şey olmaz.
Söyleyeceklerim şimdilik bu kadar sevgili okur. Ara ara ortadan kaybolursam beni merak etme. Hastalanırsam bir şekilde haberin olur sanıyorum. Kendine iyi bak. SEN kendini korumaya devam et. Gerisi kolay, su yolunu bulacak.
Bir de unutmadan, havalar çok ısındı, lütfen bir kapmama bir kap su bırak.
Sen yapmazsan kim yapacak?
Davrandığın gibi davranıldığın bir hafta dilerim.
XXX
Not: Yazılarımla yeni tanışanlar için bu not (bu notu zaman zaman ekliyorum araya mecburen). Ben yazılarımı konuşma diliyle yazıyorum. Bu çok uzun yıllardır bu şekilde. Newsweek Türkiye’de köşe yazıyordum orada da böyleydi, Hürriyet’te yazıyordum orada da böyleydi, hep böyle oldu. Bu yeni bir durum değil siz benim yazılarımı yeni okumaya başladınız sadece. Bu sebeple “yapıcam değil yapacağım” diye bana düzeltme göndermekle uğraşmayınız, o benim için yaklaşık 18 senedir “yapıcam”.
DÜZENLİ OLARAK KÖŞE YAZILARIMI TAKİP EDEBİLMEK VE YAZI ARŞİVİM İÇİN:
www.mehtaperelarsivyazilari.wordpress.com
Bu adreslere de eliniz alışsın, favorilerinize kaydedin hatta, siteler çöküyor, server’lar kapanıyor, yazılımlara bug giriyor, sonuçta internette yazdığımızdan adresler kapanabiliyor. Sonra aramayın nerde bu kadın diye, ben her pazartesi üstteki üç mehtap’lı adreste yazılarımı güncelliyorum)