Eğleniyor muyuz sevgili okur? “Encoy” mu? İzledin mi silinen videoyu? Hangisini diyeceksin dimi? Sen de haklısın bu ara ülke gündemi teletubbies gibi. Video çeken çekene, silen silene.
Turizm Bakanlığı’nın Serdar Erener’e çektirdiği sonra herkes -doğal olarak- ayıpladığında da sildirdiği videodan bahsediyorum. Umarım parayı geri almışlardır, malum parasızlıktan bu haldeler bari kullanamadıkları hatta aksine kendilerini çok zor duruma düşüren bu işlerin ödemesini yapmasınlar. Paramıza yazık. Evet bizim paramıza, bakanlıkların bütçesini bizim vergiler de oluşturmuyor mu sonuçta.
Ben bu “yaratıcı” arkadaşlar ne yiyip içiyor çok merak ediyorum. Çünkü nasıl bir kafa onu anlamak için besin bilgisi lazım. Hangi vitaminler giriyor bünyeye değil mi? Mühim konu bu.
Mesela nasıl gelişiyor konuşmalar. Kreatif ekip toplantı odası (bizim yazı işleri toplantısı gibi hayal ediyorum biraz)
-Şimdi turizm bakanlığı bu projeyi çok önemsiyor, biliyorsunuz, güzel bir iş çıkaralım bizde, tüm dünyada bu film dönecek, bütçemiz de var
-Benim bir fikrim var!
-Nedir, paylaş bizimle.
-Hizmetliler yapalım, tepsiyle yiyecek içecek dağıtsınlar, ağızlarına böyle ağızlık gibi maske takalım, üstünde eğlenmenize bakın, korkmayın aşılıyım yazsın.
-Yahu nefis fikir bu bravo
-Hatta ağızlıkları da böyle fosforlu sarı yapalım herkes görsün
-Budur, bunu yapıyoruz arkadaşlar
Böyle mi oldu? Böyle olmuş ki bunu izledik dimi? Gerçekten söyleyecek söz bulamıyorum artık. Dalga geçmek istiyorum onu da yapamıyorum biliyor musun? Çünkü durum o kadar vahim ki böyle bir şeyle dalga geçmek bile çok uygunsuz.
Ben bir reklam ajansının başında olsam ve böyle bir fikir s*çsa biri, derhal atarım işten. Bakın çok ciddiyim, asla oyalanmadan derim ki sen masanı topla. Çünkü dalgın anıma gelir ve böyle saçmalayan birinin lafını dinlerim falan kazara, hiç etrafında tutmayacaksın böyle birini. Adamı rezil eder (nitekim!)
Ben turizm bakanı olsam, hayır ille devlet adamı olmam da gerekmiyor, orayı geçtiler zaten bir kalem artık, benim dükkanım var, bilet kesiyorum, güzel para kazanıyorum diye bu işlerden anlarım deyip beni bakan yapıyorlar mesela -atıyorum-, bir ajansa diyorum ki bize tanıtım filmi çekin ve böyle bir şey getiriyorlar. Vallahi tutuklatırım. Hasta mısınız kardeşim siz derim ya. Siz dalga mı geçiyorsunuz bizimle, iş yapıyoruz burada derim. Vatandaşa maske takıp, üstüne eğlenmenize bakın aşılıyım ben yazıp turiste hizmet ettirmeli video nedir derim. Utanmıyor musunuz derim. Sonra derim ki “alın bunları alın alın alın”…
Peki burada ne oldu? Videoyu silip ölü taklidi yaptılar. Savunmalarını da yıllarca fetö kanallarında program yapmakla hayatını kazanan, işi bitmiş bir reklamcı yaptı.
Şimdi diyeceksiniz ki e ne olacaktı? Vallahi bunun cevabı bende değil ama bir cevap vermek zorunda olsaydım derdim ki;
Bir ülkenin tüm yatırımı betona olursa, para için hizmet sektörü dışında şansı olmazsa yine böyle olmamalı ama panik adama hata yaptırır.
Oysa bu ülke tarımda ilerleyebilirdi. Toprakları ve mevsimleri buna müsaitti. Başka ülkelere meyve sebze satabilirdik, bakliyat satabilirdik ve bu bir gelir kalemi olabilirdi.
Bu ülke eğitimde ilerleyebilirdi. Nasıl Amerika ve İngiltere her yıl milyonlarca öğrenciden dünya yükü para kazanıyor? Nasıl oluyor? Üniversiteleriyle oluyor. Bağımsız, saygın, iyi eğitim veren kaliteli üniversitelere dünyanın her yerinden öğrenci ve döviz akıyor. Yurt dışından gelen öğrenci market alışverişinden, kiraladığı eve kadar, ödediği vergilerden gittiği mekanlara kadar ülkeye orada kaldığı sürece para akıtıyor. Üniversitelere yaz okullarını ve dil okullarını ekleyin. Yazın ayrı kışın ayrı para kazanılıyor eğitimden.
Teknolojiye ve bilime yatırım yapılabilirdi. Bak adamlar cayır cayır aşı satıyor. Çinlisi, Rus’u, Amerikalısı, Alman’ı aşı yapıyor. Hani Türk aşısı? Hiç! Hep görünmez. Görünmez tank, görünmez uçak, görünmez araba, görünmez aşı. Sorsan var ama A haber dışında gören yok.
Turizme tabiki ki yatırım yapılmalı ve bu beton dökerek değil doğayı koruyarak olur. İzlediniz mi Yunanistan tanıtım videosunu? Sahiller, mavi turlar, şarap bağları, doğa. Bizim gibi dört duvar içinde her şey dahil otelde ucuz renkli alkolsüz kokteyl taşımak turizm değil. O başka bir şey. Müzeleriyle, tabiatıyla, gece hayatıyla, bir yaşam biçimi, tavır, bir deneyim sunmak turizm. Nasıl tarif edeyim, Mikonos’ta ne var teknik olarak. Eşek götünde 2 metre bir tırmanıyorsun. Mavi beyaz bir köy, yol yok araba geçmiyor. Ama bakir ama bozulmamış ama otantik. Nefis bir manzara, gece hayatı, liberallik, uzo, dans, deniz… Şimdi sen bunu sunamayınca ağzına bant yapıştırıp üstüne aşılıyım yazdığın pilot sunuyorsun. Oyun planın bu.
E ne yapıcaksın? Bütün doğal kıyıları otel yapıp adamların gelip fotoğraf çekmeyi düşüneceği mekanları da ibadete açtın. Niye gelsin buraya?
Bari kur meselesini söyleselerdi. Deselerdi ki açlıktan ölüyor musunuz ülkenizde, olsun, gelin buraya iki ay kendi ülkenizde aç kaldığınız paraya burada krallar gibi yaşayın. Sizin 1 birim paranız burada 10 birim. Ülkenizde kalsanız daha çok masrafınız var, kapayın evinizi, 10’da 1 fiyatına 2 ay Türkiye’de takılın. Bak! Kötü fikir mi? Ne kadar aç İngiliz varsa hepsi gelir valla düşünsene 1 sterlin kaç lira? Adam İngiltere’de kalsa valla 2 ayda daha çok para harcar. Gelsin buraya, saçını da ektirsin, çiçek. Bak bunu video yap Serdar. Ne dersin?
Garip garip işler.
Neyse bize ne.
Kendine iyi bak sevgili okur. Maske, mesafe, hijyeni unutma.
Turist görürsen de ısırma.
Güzel bir hafta dilerim.
XXX
Not: Yazılarımla yeni tanışanlar için bu not (bu notu zaman zaman ekliyorum araya mecburen). Ben yazılarımı konuşma diliyle yazıyorum. Bu çok uzun yıllardır bu şekilde. Newsweek Türkiye’de köşe yazıyordum orada da böyleydi, Hürriyet’te yazıyordum orada da böyleydi, hep böyle oldu. Bu yeni bir durum değil siz benim yazılarımı yeni okumaya başladınız sadece. Bu sebeple “yapıcam değil yapacağım” diye bana düzeltme göndermekle uğraşmayınız, o benim için yaklaşık 18 senedir “yapıcam”.
DÜZENLİ OLARAK KÖŞE YAZILARIMI TAKİP EDEBİLMEK VE YAZI ARŞİVİM İÇİN:
www.mehtaperelarsivyazilari.wordpress.com
Bu adreslere de eliniz alışsın, favorilerinize kaydedin hatta, siteler çöküyor, server’lar kapanıyor, yazılımlara bug giriyor, sonuçta internette yazdığımızdan adresler kapanabiliyor. Sonra aramayın nerde bu kadın diye, ben her pazartesi üstteki üç mehtap’lı adreste yazılarımı güncelliyorum)