Sosyal yaşam içinde mecburen aklımıza yatmayan, bize uymayan bir takım insanları tolere ediyoruz değil mi? Misal bir ahbap/tanıdık, bişi… KÖTÜ bir insan değilse, çok bizim kalemimiz olmasa da bir selam sabah esirgememe noktasında tutuyoruz ya da bir kahve içiyoruz değil mi? Ben yapıyorum bunu. Kötü bir insan değilse eğer karşımdaki ve bir kahve içelim mi dediyse, hayata bakışımız, duruşumuz, meselelerimiz çok aynı olmasa da, tamamen “kötü bir insan olmaması” noktasından tutabiliyorum o kişiyi. Bu olgunluktayım yani. Normalde bunu bile yapmıyordum daha gençken şimdi daha toleranslıyım.
Bir de hiç gideri olmayanlar var ve ne yazık ki çoklar. Yani ne yapsan olmuyor bunları. Üstüne tuz dök, şekere sar falan olmuyor. Sarhoş kafa bile çekilmiyor, hiç gideri yok, hiç miden kaldırmıyor…
Bunlar benim karaktersiz veya kötü dediğim ve bu konuda kesin kararımı verdiğim insanlar. Bu etiketi verdiysem birisine buradan dönüş yok bak onu söyleyeyim. “Ay çok gıcık bir insan o” dediğimi zaman içinde sevimli bulabilirim, “çok düzgün bir insan” deyip yanıldığımda çok olur… Ama bir insanın üstünü çizdiysem eğer, kesin KESİN kesin… Hiç yanılmadım şimdiye kadar… Sıkıntı vardır o insanda illa.
Benim bir miktar kendime duyduğum saygıdan, bir miktar hayatta bir tavrım/duruşum/çizgim olduğundan, bir miktar “anarşik” bir yapım olmasından herkesin gideri yok benim için. Bazı insanlar benimle arkadaşlık edemezler, uzak tutarım. Bazı insanlar bana yakındır ve bazıları asla yakınımda olamaz. Bazı insanlara çok iyi davranırım bazı insanlara kötü davranırım (ki benden uzak olsunlar). Asla gereksiz yalakalık, yağcılık, sosyal cıvıklık yapmam. Sevmediğim insan konusunda çok net davranırım kafalarda soru işareti bırakmam. Yapım böyle.
Bir de çizgisiz insanlar var. Yani, bakıyorsun eşek kadar olmuş ama hala bir duruşu yok. Duruşu duruşsuzluk! Adını “sosyal yaşam” koymuş ama geçelim bunu lütfen. Onurlu bir şekilde sosyalleşmek de mümkün bak biz yapıyoruz. Sen gideri olur olmaz herkesle enseye tokat g**e parmak… Sosyalleşme falan değil bunun adı, başka bir şey, hepimiz biliyoruz.
İkimizde aynı insana bakıyoruz. Karşımızda kalitesiz/seviyesiz/kötü, ne bileyim hiç olmayacak bir kimse var. Ben diyorum ki “ben bu tarz insanla HAYIR!”. Senin açından ise sıkıntı yok… Şimdi bu seni ne şekil bir canlı yapar?
Sevgili okur, etrafımızda kötü ve kalitesiz insan sayısı ne kadar arttı farkında mısın? Peki, bu kötü ve kalitesiz insanlara nötr kalan insan sayısındaki artışın farkında mısın? Etrafımızdaki kemiksizliğin, tavırsızlığın, duruşsuzluğun, karaktersizliğin nasıl arttığının farkında mısın?
Onurlu insan sayısının, dürüst/net/güzel insan sayısının her geçen gün hızla azaldığının farkında mısın? Kaliteli ve düzgün insanların ne kadar az olduğunun farkında mısın? Bundan rahatsız mısın?
Ben çok rahatsızım sevgili okur.
Uyduruk/dandik/işe yaramaz/karaktersiz insan sayısının artmasından rahatsızım. Yalancıya yalancı, kötüye kötü, yanlışa yanlış diyemeyen insanlardan rahatsızım. Sürekli miş gibi mış gibi yapan insanlardan rahatsızım. Sevmeden sevmiş gibi görünen, yalaka ve dedikoducu insanlardan rahatsızım. İnsan kalitesindeki bozulmadan rahatsızım.
Anlayamıyorum ve çok rahatsızım bu çürümeden ben sevgili okur.
Bu avamlık beni çok rahatsız ediyor.
Bu basitliğe arada sırada da olsa maruz kalmak, bu çirkinliğin gelip bana çarpması falan beni çok rahatsız ediyor. Ha, yanlış anlaşılma olmasın ben gayet belli ediyorum böyle durumlarda hissiyatımı. Rahatsız olduğumu “benden uzak dur” mesajını gayet net veriyorum ama işte önüme çıkmalarına, ayağıma dolaşmalarına tamamen mani olamıyorum. Varlar, çoklar, denk geliyorlar. Ben tepeleyip geri püskürtüyorum ama varlar yani… Yok olamıyorlar…
Bu yazıyı yazdım çünkü…
Aranızdan –atıyorum- 3 kişiye ulaşsam veya 2 kişi “tamam ulan bugünden sonra ben de değişicem” dese bu yazı amacına ulaşmış olacak. Annenin babanın zamanında yapması gerekeni yapmak için yazdım, yazıyorum. Diyorum ki;
Bir duruşun olsun hayatta. Bir tavrın, bir tarzın olsun. Çizgilerin olsun. Desinler ki “aaa ona bu gelmez, bundan hoşlanmaz”. Bir bakışın olsun hayata. Bir karakterin olsun. Önüne gelenin masasına oturan, isteyenin ulaştığı, önüne gelenin kolunu omzuna attığı insan olma. Bir karakterin olsun. Evet dediğin şeyler olsun ama hayır dediklerin de olsun. Beğenmediğin, istemediğin şeyler olsun ve net ol bu konuda. Kabul etmediğin şeyler olsun. “Ona bunu yaptıramazsın” dedikleri şeyler olsun. Bir kimliğin olsun. İyi insanlar olsun etrafında. İyi insanların etrafında olmak istediği bir duruşun olsun. Kötü insanlar senden rahatsız olsun. Kötü insanlar barınamasın yanında, çekinsinler hatta senden. Bir adalet anlayışın olsun.
Elini uzattığın insanlar kadar elini çektiğin insanlar olsun hayatında.
İnsansın madem, onurun olsun.
Güzel insan ol sevgili okur. Düzgün insan ol. İnsan ol.
Kendinize bir çizgi çizdiğiniz, güzel bir hafta dilerim.