AKLIMA ÜŞÜŞENLER

Tatil Kafası

Selam sana sevgili okur. Geçen hafta tatilde olmam sebebiyle sana eski bir yazımla seslendim. Bu hafta yeni yazı konusu düşünürken aklıma bir sürü şey üşüştü (kafama takılan ne çok şey var) ancak hiç bir tanesi de üzerine bir tam yazı çıkacak uzunlukta değildi açıkcası. Yazarsın da uzatmaya gerek yok. O yüzden gel bu ara kafamda biriken konulara kısa bir göz atalım, oturmalı yemekli değil, ayakta kokteyl havasında takılalım.

Kocasını çok kıskanan kadınlarla başlayalım. Tatilde denk geldim böyle bir modele yani adam nereye dönse kadın arkasından dönüp bakıyor acaba nereye bakıyor diye… Yani adamı da bir gör sevgili okur, ceketini asmazsın ama kadın ne görüyorsa o kocada ya da ne zor olduysa o “kocayı bulmak” artık delirmiş gibi adamın peşinde. Ne kendi rahat ne adama rahat veriyor. Bir ara “sakin ol” diyeyim dedim sonra ……… Sonra sevgili okur yürüdüm gittim. Evet ben artık insanları düzeltmeye çalışmaktan vazgeçtim. Böyle bakıyorum ve arkamı dönüp gidiyorum. Çok güzel bir şey. Herkesi kendi hayatına terk edip mümkün olduğunca kendinle kalmak en güzeli.

Tatilde aşırı makyaj yapan bir kadın modeli var. Ki biliyorsun sevgili okur ben süsüme püsüme düşkünüm benim bile gözüme battı. Be kadın tatildesin. Sadece ruhun, bedenin değil cildin ve tırnakların da dinlensin. Saçların dinlensin. Oynama kendinle keyfine bak. Lazım olursa diye yanına al. Bir gece olur, bir kokteyl olur kalakalma, yanında bulunsun ama sürme be arkadaşım her dakika. Cildin nefes alsın.

Hamile olarak soyunmuş fotoğraf çektiren bir abla gördüm. Çırılçıplak değildi ama yarı çıplaktı. Bilmiyorum… Ahlakçı bir bakış açısından BAHSETMİYORUM.  yani “aaa hamile hamile karnını açmış yelloz” değil… Kesinlikle o değil… Yani nasıl izah etsem…. Bakın ben köşe yazılarını, diyaloglarını, kitaplarını kendi hayatından anektodlara dayandırarak yazan bir yazarım değil mi? Yani okurla hayatı paylaşmak benim için normal bir şey. Ama sanki bazı şeyler…  Bazı anları, görüntüleri, sahneleri sadece kocam bilsin… Oğlumuz karnımda tekmeler atarken nasıl göründüğümü bir tek kocam biliyor. Sadece Sarhan gördü karnımdan boylu boyuna geçen kahverengi lekeyi… Anlatabildim mi? Bilmiyorum belki de eski kafalı düşünüyorum ama benim için böyle…

Birisinin “bağzı” adamlara erkeklerin de epilasyon yaptırabileceğini anlatması lazım. O şekilde dolaşmaya gerek yok, hem onların tüyleri kalın ve sert ve siyah olduğu için “lazer görmedi, almadı, bitmedi” dertleri de yok (malum tüyler ne kadar sert ve siyahsa o kadar kesin bitiyorlar ya) hiç estetik durmuyor, görünmüyor yapmayın. Bakın biraz gençleri örnek alın bu konuda, onlar nasıl bakıyorlar kendilerine… Benim yaş grubu adamlar niye böyle dolaşıyor anlamıyorum. Estetik değil. Samimiyim…

Yaşlandıkça huysuzlaşıyorum. Parfümümün adını soran bir kadına “söylemiycem ben kullanıyorum” dedim. Çok sallamadığım için soran herkese adını verdiğim bir parfümüm var, bir de en sevdiğim parfümüm var ki… Hayır! Ben kullanıyorum onu! Benim kokum!

Şu ara en büyük derdim (her yaz olduğu gibi) saçlarım. Denizdi, havuzdu, spordu derken sürekli yıkanıyorum, sürekli sudayım (zaten sıcak). Bu şu demek, ya fön çektiremiyorum ya çektirsem de 4-5 saat içinde bir şekilde tekrar suya girdiğimden fön mön kalmıyor. Evet, bu mesele, çünkü tatil köyünde değil şehirde yaşıyoruz. Sosyal hayatın (malesef) içindeyiz. Herkesin kendine göre işi, gücü, planı, programı, projesi var. Gün içinde gitmemiz gelmemiz gereken yerler var. Her şey bir yana aynaya bakıyoruz ve her kadın kendini bakımlı görmek ister, lakin… Bu sıcaklarda bu pek mümkün olmadığı gibi sürekli suya giren saçlar perişan. Her çeşit maskeyi uyguluyorum, banyo kimya laboratuarı gibi ama boyalı saç sonuçta… Kurudu bitti…

Bu ayın sonunda 42 oluyorum. En büyük keyfim alışveriş yaparken yaşımı soran satış elemanlarına 46 deyip sonra iltifatlarını dinlemek… Sürekli “ay hiç göstermiyorsunuz” oluyorlar haliyle… Bir deneyin, çok eğlenceli…

Biri bana deseydi ki “Mehtap hayatının bir döneminde mekik çekemediğin için ağlamak isteyeceksin” anırarak gülerdim. Ameliyat ve karnımdaki laparoskopik delikler yüzünden mekik-şınav yasak çünkü o deliklerden fıtık olabilirmişim ve tekrar ameliyat olmak zorunda kalırmışım. Çok perişanım çünkü tam karnımı güzel bir şekle sokmuştum ve durmak zorunda kaldım. Tüm kış uğraş uğraş…. Spor da aynı yabancı dil gibi çok nankör, durduğun anda seni bırakıyor… Olsun… Deliklerim kapansın her şeye yeniden başlıycam. Tekrar başlayabilirim, yapabilirim!

Tatil sonrası editör kafası böyle bir şey sevgili okur.

Güzel bir kafa bu…

Allah her isteyene versin.

Hayırlı Ramazanlar…