2014 BİTİYOR
Merhaba sevgili okur. Aslında bu hafta başka bir yazı yazmıştım ama kocam “germe insanları şimdi” dedi (beyim izin vermedi). Haklıydı da… Yeterince derdi sıkıntısı var herkesin bir de ben germeyeyim sizi… Aslında aynı yazıyı daha mizahi bir dille yazıp “sizi neşelendirerek bilgilendirmek” de mümkündü ancak öfkeliydim… Olmadı…
Bu sebeple daha “sezonun ruhuna uygun”, germeyen bir yazı ile karşınızdayım. Hadi kafaları dağıtalım.
2014 bitiyor, bir yıl daha yaş aldık (yaşlandık demiyorum bak). Peki, bitirdiğimiz yılda nelere sardık, neler sevdik, neler yaptık, nelerden sıkıldık? Hadi bir mini liste yapalım. Sevdiğimiz şeyleri yeni yılda da yapmaya devam edelim ve buz gibi soğuduklarımızı hayatımızdan atalım.
Önce sevilmeyenlerle başlayalım ki yazıyı sevdiklerimizle kapatarak neşeli bir bitiş yapmış olalım. Aklınızda hoş şeyler kalsın.
Şehir içinde olmayı sevmedim bu yıl. Daha çok şehir dışında kalmaya çabaladım. Mümkün olduğunca trafikten kaçmaya (ne kadar mümkün olabilirse) sakin yaşamaya uğraştım. Daha az çalışıp aileme daha fazla zaman ayırdım.
Kalabalık ve gruplu toplantıları sevmedim, içimi boğdu, uzak durmaya çalıştım mümkün olduğunca. Daha az sosyalleştim, daha az insana yaklaştım, daha az insanı hayatıma davet ettim, kafam rahat etti. İnsan denen canlıdan daha fazla (mümkünmüş evet) sıkıldım bu sene ve daha fazla mesafe koydum araya. Bu, insanlarla olan ilişkilerimi de netleştirdi. Birisine sarılıp,öpüp “nasılsın arkadaşım” diyorsam bunu gerçekten severek yapıyorum. Eskiden sevmediğime en azından bir merhaba diyordum şimdi kafamı çeviriyorum. İnsan faktörüyle ilişkilerimi daha net ve şeffaf bir çizgiye taşıdım (daha fazlası mümkünmüş evet). “Seninle konuşmuyorum çünkü seni sevmiyorum” dediğim iki kişi oldu. Yüzüne, açık, net. Çoooook rahat ettim.
Gelelim bu yıl edindiğim alışkanlıklara…..
Öncelikle her türlü eleştirilmesine rağmen bana yarayan bir isimden bahsetmeliyim. Tıbben başıma iş açmamak için de ön açıklamaları yapayım. Önce bir dahiliye uzmanına gittim. Tüm testlerimi yaptırdım. Hormonlarıma, açlık tokluk şekerlerime, troitlerime …. Yani bakılacak ne varsa (üç sayfa test) hepsine baktırdım. Ve dedim ki “Ben Karatay usulu beslenmeye geçmeyi planlıyorum, bu test sonuçlarında bir insana uyar mı?”
Uyarmış…
Canan Karatay tek kelimeyle hayatımı değiştirdi. Ben hiç bir zaman (genç kızlığımdan itibaren) aşırı kilolu bir insan olmadım. Fakat belli dönemlerde kilo aldığım oldu. Bunlardan bir tanesi Amerika’ya ilk gittiğim dönemdi ve bir aklımı yitirdim orada tatlılarla. Hemen spora başladım, gençtim, hızla attım o kiloları. İkincisi lohusalığımdı. Onda da emziriyordum ve fazla bir şey yapmadan şak diye 52 kiloya inmiştim. Yine gençtim evet…. Sonuncusu bu abuk sabuk çalışma temposu ve çalışma saatleri yüzünden, sürekli dışarda olmaya ve hazır beslenmeye dayalı bir kilo almaydı. Geçen seneden bu seneye üstümde kalmıştı ve atamıyordum. Tam “herhalde kaldım ben böyle” derken bir arkadaşımın tavsiyesi ile Canan Hoca’nın kitaplarını aldım. Ve Orhan Pamuk’un Yeni hayat romanının başlangıcı gibi oldu her şey. “Bir kitap okudum ve tüm hayatım değişti”. Hem de birebir ve sımsıkı uygulayamadığım halde. Herkese uyar her bünyeye yarar diye bir şey yok. Kimseye tavsiye ediyor da değilim. Ama şunu söylemeliyim, Canan Karatay o kitapları vücudu ve metabolizması benimki gibi işleyenler için yazmış. Çok daha enerjik, uyanık, hızlı, hafif ve zayıfım (Nebahat Çehre kurban olsun Canan Hocama).
Hep dalga geçtiğim bir şey parçalı bir şekilde başka şeylerle mix edilerek hayatıma sokuldu ve süper oldu. Spor hocam fitness ve pilatess çalışmalarımıza Yoga ekledi. Ne sırt ağrısı kaldı ne bir şey. Belli pozlar var o pozu alıp bir müddet bekliyorsun bütün vücudun açılıyor, masaja gitmiş gibi oluyorsun. Özellikle bilgisayar sırtı sorunu yaşayanlar, sırt ağrısı çekenler için birebir. Çok havalı civalı hareketler de var onları yapamıyorum elbette. Ama ağrılara iyi gelen esneme ve açılma hareketleri hakikaten işe yarıyor. Yoga hayatıma girdi ve kalıcı görünüyor.
Bu yıl hiç almadığım kadar çok e-kitap aldım. Elbette klasik kitabın yerini tutmuyor ama…. Gece yatağına yatmışsın, yanında bitki çayın, sadece başucu lamban açık, yorganın altındasın ve tabletinden ya da telefonundan kitap seçip indirip anında okumaya başlıyorsun. Gerçekten büyük keyif. Ayrıca telefonuna indirdiğin kitap sürekli yanında olduğundan sen neredeysen orada, bulduğun bir boşlukta kitabına devam ediyorsun. Dışardan oyun oynuyor falan gibi görünüyorsun ama boşver. Kitabın sürekli parmaklarının ucunda, hep yanında. Müthiş bir şey.
Ve makyaj! Lisa Eldrigde ile tanıştım. Utube’daki makyaj videolarını, önerilerini takip etmeye başladım ve resmen (resmen) hayranı oldum. Son derece hafif, doğal ama taze görünümlü makyaj önerileri için tek isim, olağanüstü bir makyöz. Canan Hoca’dan sonra en sevdiğim ikinci kadın bu yıl.
2014 böyle bir seneydi. Bakalım 2015’de neler görecek, yaşayacak, sevecek ya da nefret edeceğiz.
Bu son ayın tadını çıkarın. Sahlep, sıcak kakao için. Yeni yıl ağacınızı çıkarın. Evde yeni yıl şarkıları çalın. Sevdiklerinize el yapımı hediyeler hazırlayın.
Daha az çalışın, sevdiklerinize ve kendinize daha fazla zaman ayırın.
Daha az sosyalleşip daha fazla okuyun, spor yapın.
Söz veriyorum kendinizi çok daha TEMİZ, ferah, sade, mutlu ve huzurlu hissedeceksiniz.