Oldu şeker!
Merhaba sevgili okur,
Ara ara sana “kendine iyi bak”, “kendini sev”, “kendini salma” tadında geliyorum biliyorsun. Evet! Ben “kokoş” olduğum için seni de kendime benzetmeye çalışıyorum ama bir yandan da sen kendini iyi hisset istiyorum bu da bir gerçek. Aynada gördüğünden hoşlan. Çünkü insan önce kendisi için iyi olmalı, yemişim başkalarını, bize ne…
Gel senle açık açık konuşalım.
Kendine bakmamak, saç boyamamak, makyaj yapmamak, oje sürmemek bir tarz olabilir. Bunu kesinlikle anlıyor ve saygı duyuyorum. Karşımdaki kadın bana diyorsa ki; “Ben böyle hoşlanıyorum, aynaya baktığımda gözümün çevresindeki çizgiler, saçlarıma düşen aklar ve kısacık tırnaklarım beni mutlu ediyor. Kendimi kendimle barışık hissettiriyor. Kendimle bir mücadele halinde değilim, olduğumdan iyi ya da kötü görünmeye çalışmıyorum. Ben duştan çıktığımda ya da yataktan kalktığımda böyle görünüyorum ve tüm dünyanın beni böyle görmesinden de gayet memnunum”…
Bunu diyen adama ne dersin? Hiç bir şey. Çünkü ana fikir zaten kendinden mutlu olmak ve böyle mutluysa böyle devam etmesi gerekir.
Benim aklımı karıştıran kısım zaten bunu söyleyenler değil.
“Benim başka meselelerim var varolmaya dair! Ben okuyorum, araştırıyorum, görüyorum, çalışıyorum. Ben rimel süremeyecek kadar yüksek beyin kapasitesindeyim ve bu işlerle uğraşamayacak kadar dolu bir insanım”.
Hah! Bu tiple benim meselem var. Çünkü dürüst değil.
Hemcinsi açık kalp ameliyatı yapıyor. Özel hastanede çalışıyor, evdeki çocuğu TEOG’lara hazırlıyor, kayınpederin şekeri için arkadaşını arıyor ama sabah işe giderken hastalara ve meslektaşlarına düzgün görünmek için makyajını da yapıyor, topuklusunu da giyiyor. Sen bu kadından daha mı dolu, daha mı meşgul daha mı önemlisin bacım?
Kadın bir çok işi aynı anda yapabilen bir canlıyken ve bunu da gayet iyi yaparken “ben kitap okuyorum o yüzden böyle leş gibi geziyorum” kısmını bir geç. Geç onu! Kendi tembelliğine özür olarak başkasını küçültmeye çalışma.
Kendimden örnek vereyim. Dünyanın en mükemmel kadını olmadığımı, ziyadesiyle arızalı bir insan olduğumu biliyoruz, beni yıllardır okuyorsunuz.
Ben hem haberlerimi hazırlayıp, hem köşemi yazıp, hem oğlumun ödevleriyle ilgilenip, hem çevirilerimi hem kabak dolmamı yapıp, hem kitabımı okuyup hem gündemi takip edip, hem veli toplantısına gidip, hem kayınvalidemin gönlünü yapıp, hem arkadaşlarımla buluşup bu esnada da allık sürebiliyorsam bunu herkes yapabilir. Teknik olarak bir allık sürmek 2 dakikadır ve hiç kimse bu 2 dakikayı düşünecek kadar yoğun değildir.
İstememek tamam. Ama “dolu” olmak (burada zihnen bir dolu olma halinden bahsediyoruz) onu geç.
Paçozluğu bir yaşam biçimi yapmayı anlar ve saygı duyarım (haylı saygı duydum farkındaysanız) ancak bunu yaparken paçoz olmayı reddeden, kadın olmaktan memnun ve kadın gibi yaşayan kadınlara bulaşmıyorlarsa.
Çünkü inan bana herhangi bir kitabı okumakla ruj sürmek arasında hiç bir alaka, bağlantı, tezat yok. Kadın bunun ikisini de yapabilecek kadar multitask bir canlı çok şükür.
Bu sebeple gel anlaşalım sevgili okur.
Yapmak istemediğin, yapmamayı tercih ettiğin konularda önce kendine dürüst ol. “İstemiyorum arkadaş” de.
Eğer “istemiyorum çünkü entellektüel anlamda….” falan diyorsan…
Yemezler!