GERDEK SONRASI FOTOĞRAFI

GERDEK SONRASI FOTOĞRAFI
Hepimiz nüdist miyiz?

Biliyorsunuz insanlar, “mutluluklarını” belgelemeyi pek bir severler. Sanırım arkasında, “Bir daha bu kadar mutlu olamazsam, bu günü hatırlayıp, ne mutlu olduğumu düşünürüm” gibi bir can simidi ihtiyacı var. Neyse olayın “psikolojik” boyutunu geçelim, şimdilik önce vaziyete bakalım.

Düğün fotoğraflarını doğum anı fotoğrafları, doğum anı fotoğraflarını size özel resimlerden hazırlanan kitaplar, olan biten ne var ne yoksa sosyal medyada paylaşmalar derken geldiğimiz noktada hep beraber nüdistiz biraz. Hepimiz bir noktada teşhirciyiz. Ve bunu hayatımızda o kadar normalleştirdik ki, artık iş bir sonraki boyuta geçti.

Gerdek gecesinin sabahını fotoğraflama!

Yurt dışında hayli ilgi gören bu akım, yine profesyonel fotoğrafçılar eşliğinde gerçekleşiyor. Semi-erotik bir sabah hikayesi anlatan bu fotoğraflar silsilesinde, akşamdan kalma dağınık saçlı kadınlar, belden üstü çıplak adamlar, buğulanmış kapıdan görebildiğiniz kadarıyla duş hikayeleri var.

“Gerdeğimizin sabahında böyleydik!”

Burada henüz başlamadı ama başlar. Mutlaka çekilir, önce sadece yakın kız arkadaşlarla paylaşılır, derken az buçuk, “Yanlışlıkla twittera” konulur ve kaldırılır falan derken, “after sex” görüntülerimiz de normallerimiz arasında yerini alır. Olur bu…

İster adam ereksiyon olamasın, ister kadın orgazm olamasın, ister yorgunluktan bir şey yapmayıp uyuyakalsınlar fark etmez. Kadın saçlarını yastığa dağıtıp uyuyormuş gibi yapar. Adam mümkün olduğunca karnını içeri çeker ve sanki kaslı kolları varmış gibi durmaya çalışır. Zaten artık herkes evde photoshop yapabiliyor. Tamamdır. Yakında Instagram’da bakmaya başlarız.

Benim merak ettiğim, kime neyi ispatlıyoruz? Ne kadar harika restoranlara gittiğimizi, ne kadar mutlu olduğumuzu, ne kadar eğlendiğimizi, ne kadar sevildiğimizi, ne kadar sevdiğimizi, ne kadar kişi tanıdığımızı, ne kadar sosyal olduğumuzu kime ispatlama çabası bu?

Bu gerçekten böyle olsa, bu kadar üstünde çalışıp çabalamak gerekir mi?

Sen mutluysan gerçekten, gözlerinin içi parlar. Yüzündeki gülümseme çamur gibi, yapıştırılmış gibi değildir. Kimseye de bir şey söylemen gerekmez. Seni gören bilir, bakan anlar. Bir şeyler olmuş sana, güzelleşmişsin ya da yakışıklılaşmışsın der. Sen mutluysan gerçekten bir şey söylemen gerekmez.

Bu kadar çok mutluluk pozu, çok büyük mutsuzlukları işaret ediyor olabilir mi?

Resmini çekebildiğimiz kadar mı mutluyuz?

Kafamda bütün bu düşüncelerle (niyeyse ve bana neyse artık) yürürken, gerçekten komik görünüyor olmalıyım ki Sarhan kolumdan tutup, “Noldu?” dedi.

Ben: Neden beraber bişiler yaptığımızda resim çekip twitter ya da facebook’a koymuyorsun?

Sarhan: Çünkü ikimiz beraberken, nasıl vakit geçirdiğimizi kimseyle paylaşmak istemiyorum. Sen, işin icabı yeterince “sosyal”sin zaten. Kafi…

Ben: Hım…

Sarhan: Hem hayli pornografik içerik olurdu dimi? Ehehehe

Ben: Yok, yakında moda olucak merak etme, bak habere, millet gerdek sabahını fotoğraflıyormuş artık.

Sarhan: Manyak bu insanlar…

Bazen Sarhan, benim kafamda saatlerce döndürdüğüm şeyleri çok net çözüyor. Ben kendimi, “Bana mutluluğun resmini çiz Abidin” tadında bitki çayına boğarken. adam “manyak bunlar” ile her şeyi anlatıyor aslında.

Ve haklı işin fenası… Manyak bu insanlar…

Hepimiz manyağız biraz…